27 Ocak 2010 Çarşamba

her gun yasananlar

once "tulumba"yi ararim, sonra sifremi girerim, sonra bizimkileri ararim, ve telefon calmaya baslar:

(%90 babamdir(B) telefonu acan)B: Alo (eger ki gec vakitte aramissam, kesin "melegim" diye acar telefonu:) hatta bi keresinde baska biriymis arayan, sok olmus tabi kadincagiz:)) ve tabi ki babam da sok olmus:)) )
BTS(ben): babacigim
B: melegim, kizim, yavrum, bitanem, gozumun nuru, cicegim (ben bu esnada gevrek gevrek gulumsemekteyim:) )
BTS(simarik bi ses tonuyla): napiyosunuuuz?
B:hamdederiz, sukrederiz, iyiyiz ( ya kitap yazmaktadir, ya da TV izlemekte)
(annem paralelden konusmaya girer)
A(annem): annecigim
BTS: nasilsin annecigim
A: Baban yine benden once acti telefonu, oyle bi kosuyor ki telefon calinca
B(birinci olmanin verdigi coskuyla): Tabiii ki
BTS: naptin anne?
A: Napiyim annecim, (ya yarina misafir vardir, ya o gun misafir gelmistir, ya TV izlemektedir, ya da orgu ormektedir) sen nasilsin? keyfin yerinde mi?
BTS(ebeveynlerinin sesini duyar da keyfi yerinde olmaz mi hic!): iyiyim, okuldayim, takiliyorum (ya toplantim vardir, ya da oyalaniyorumdur okulda)
----------------------------------
konusmanin bundan sonrasi o gune ozeldir, cok uzun surmez, cok yazmasin denir, 2-3 dakika devam edilir, bitis kismina gecilir
----------------------------------
B: Hadi yavrucugum, Allah'a emanet ol, seni cok seven bi babacigin oldugunu unutma
BTS: sen de Allah'a emanet ol babacigim
A: Allah razi olsun yavrum, Allah iyi insanlarla karsilastirsin, Allah sana da senin gibi bi kiz versin
BTS: hayir anne nolur benim gibi vermesin! iyi evlat versin..
A-B-BTS: hadi hoscakaliiiin

sıkı can

uffff! Canim çok sıkılıyor, ve hiiic bi sey yapmak istemiyor:( Sanirim okula sabahtan gelmedigim icin konsantre olamadim, tabi cok sevdigim insanlarla beraber afiyetle kahvalti yaptiktan sonra penceresi dahi olmayan bi laba gelip, makale okumak ve dahi ozetini cikarmak pek de zevk alinacak bi sey degil malum.. Bi de okudugum makaleleri gorseniz sevgili "dert yandiklarim", hicbir bilimsel dayanagi yok bence (yoksa ben mi goremiyorum).
Kac gundur yasadigim "aşırı" yogunluk, ve benim zaten gecip bitmis gunleri dusunup sabrimi oraya harcamam, ve dahi gelecegi dusunup kalan sabrimi da orda tuketmem su yorgun ruhumu iyice yormakta.. Bi de uzerine beden yorulmasi, uykusuzluk, bogaz bas agrisi derken şükürsüzlük, boyle geciyor iste zaman..
Ama dedigim gibi canim çok sıkılıyor! Ben küçük olsaydim, annem de yanimda olsaydi (bu hali düşününce birden neşem yerine geldi:) ) "Anne, canim çok sıkılıyor" deseydim, annem de bana "sıkı can iyidir, çabuk çıkmaz" deseydi, bu laf beni ve içimi daha çok sıksaydı...

21 Ocak 2010 Perşembe

life is short, stay awake for it*

Tam da kahvenin artik bana etki etmedigini dusunmeye baslamisken, dun aksam 9.30-10 sularinda icilen kahvenin etkisiyle gece gec saate kadar uykum olmayarak uyanik kalmayi basardim. Uzun zamandir tatmadigim "bitirilmesi gerekenleri bitirmenin huzuru"yla gece 2'ye dogru bolumden cikarken gecmise isinlandim.
Universite 4. sinifin ilk donemi bir onceki gun resmi olarak bitmis, ama bizim bolum dersi projesi bir turlu bitmemisti. Tabi ki suc bizde degil, bozulan server'daydi. Hala var mi bilmem ama o zamanlar CIM lab vardi, bolum binasinin en altinda. O projeyi de yapabilmek icin illa o labi kullanmak gerekirdi (Oracle sadece orda yukluydu). Neyse, Sibirya soguklari atayurdu etkisi altina almaya basladigi ilk gunler, disarda inceden kar yagmakta, butun sinif labda sabahlamakta. Dersin asistani gecenin bi vakti aranmakta, ve iyi niyetli asistan da yine gecenin bi yarisi elinde cikolatalar bize maddi manevi destek icin laba gelmekte, bi o grubun bi bu grubun sorularini cevaplamaya calismakta. Herkes uykusuzluktan sarhos gibi davranmakta, anlamsiz kahkalar atilmakta... Sonra sabah olmakta, 7 sularinda bizim grup huzura ermis labi terk etmekte.. kar yagmaya devam etmekte, disarda kisin o vakti sortla kosan bi kizdan baska kimse bulunmamakta, sukunetle guney yokus cikilmakta. Bedava hattin da etkisiyle, her seyde ailesini arayan ben, "ne kadar caliskan oldugumu gostermek" icin babami aramaktayim. Babamdan "niye o saate kadar kaldin okulda papatyam?" soru cumlesini beklerken, takdirle karsilanmaktayim, uykusuzlugum, yorgunlugum gitmekte:)
Iste yine, dun gece, babami arayasim geldi, "bak kizin bu saat olmus calisiyor, zaten kendini bildi bileli ogrenci" demek icin. Ama neden bilmem aramadim, kendi kendime dusundum babamin coskulu neseli hallerini, potensiyel konusmasini.. Artik tek tusla arayamiyorum ya, zor geldi belki sifre gir, ulke kodu falan... Ya da buyudum mu ne!
*Caribou kahve bardaklarinda yazan, bugunlerde bana daha bi manidar gelen soz obegi: "hayat kisa, uyanik kal"

19 Ocak 2010 Salı

Σάββατο, Saturday, Samstag, Cumartesi

Gunlerden cumartesi, sabah neseyle kahvalti yapilmis, disarda bahar havasi, pencereden iceriye gunes girmekte, annem once kahvalti sofrasini toplamis, bulasiklari halletmis, sonra da acmis supurgeyi evi supurmekte. BTS TV seyretmekte, evin kizi oldugum icin annem benden toz almami istemekte, ben uflaya puflaya kadin erkek esitliginden, neden kardeslerimin degil de benim toz almam gerektigini anlamadigimdan konusarak toz almaktayim (ki hala en sevmedigim is toz almaktir). Kapi calar, babam ve kardesim pazardan donmustur, posetler mutfaga tasinir, babam yine doldurmustur, annem "kim yiyecek bu kadar seyi" diyerek dolaba yerlestirmeye baslar. Babam ekstralari koylulere yardim icin aldigini, sunu kizinin sevecegini, sunu oglunun sevecegini anlatir, nese ve coskuyla. Babam Monalya'sindan meyve yikayip getirmesini ister, meyve yenir yenmez annem yerleri silmeye baslar, bi yandan da ocakta yemek pismektedir, eger ki pisen yogurt corbasiysa evin kizi olarak ben corbayi karistirmakla yukumluyumdur, evde olmadigim zamanlar evin kucuk oglu yapacaktir bu isi. (Sikayet gibi olmasin abimin "ev isi" adina bi sey yaptigi tarafimca hatirlanmamaktadir.) Makinadan cikan camasirlari serme isi de bana aittir. Cunku annem tuvalet banyo temizligine girismistir coktan. Saat 1:30-2:00 olmustur, annem hizli hizli banyo yapmis, en guzel kiyafetlerinden giymis, namazini de o en guzel kiyafetle kilmaktadir. Sonra, mavi metal kaptaki NIVEA kreminden bir parmak surer (genelde de yuzunde bir parca krem birakir:) ) topuklu ev ayakkabisini da posete koyup ogretmen arkadaslariyla yaptiklari Gün'ün yolunu tutar...

4 Ocak 2010 Pazartesi

idrak

"Nâçâr kaldığın yerde,
Nâgah açar ol perde,
Derman olur her derde,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler." (I. Hakki)