29 Nisan 2010 Perşembe

bize ozgu bir mimik bulmanin verdigi cosku

Yine her persembe sabahi oldugu gibi, 3 dinden birer temsilci, muhendislik bilimini kurtarmak uzere toplanti yapmaya koyulduk. Yapilan analizler yorumlanadururken, aramin pek de iyi olmadigi hoca olaya kumulatif bakmanin daha uygun olacagini soyleyip benden proje yonetiminde bolca kullanilan bi cizelgeyi bu dataya uygulamami istedi. Tabi ki, beraber calistigimiz hocadir, basim ustunde yeri vardir, buraya kadar her sey iyi hos guzel. "oluuur" dedim, sonra iste yine o asagilayici bakis ve gulumsemesini kullanarak "biliyorsun di mi o ne demek?" diye sordu. Ben de ezikligim belli olmasin diye midir yoksa direk saldirma icgudumden midir, ya da zaten bu adami gorur gormez bende hasil olan savunma mekanizmamdan midir nedir, yan yan "bu nasil sacma sorudur" bakisi attim adama, alayci gulumsememle beraber. Adam da "yani ne demek, biliyor musun bilmiyor musun?" dedi, ciddi ciddi sordu bunu. Sonra benim mazlumun yaninda zalimin karsisinda, canim cigerim hocam ona, "aaa bilmiyor musun, bu bakis, Turklerin "sacmalama, nasil soru bu" bakisi!" dedi. (Gulusmeler)

Simdiii, bu kadar seyi su cikarimi yapmak icin anlattim: o bakis var ya, hani hepimizin bildigi, kullandigi, sevdigi, iste o bakis bizlere ozguymus (biz eziklere:) )(yok yok biz Turklere). Daha bi sevdim o bakisi, yolda falan herkese atasim geldi! Zaten ben kucuktum, ilkokul ogretmenimiz soyle bi olay anlatmisti, ne kadar dogru bilmem. Iki yabanci, Turkce ogrenmek icin atayurta gitmis. Bir kac yil kaldiktan sonra ogrendik her seyi diye dusunmusler, kendi yurtlarina donus bileti almislar. Sonra binecekleri tren kacmis. Ordaki bir Turk'e "ne zaman gitti" diye sormuslar. O Turk de, eliyle "oo ooo" isareti yapmis (bilekten el sallaniyor hani), onlar da anlamamis, "daha ogrenecek cok seyimiz var" deyip atayurtta kalmaya devam etmisleeer.

Sonra gokten 3 elma dusmus, en buyugu ve dusunce en can yakani o gicik hocanin basina, oburu de ders calismak icin kafeye gelen ama bunlari yazan tembelin basina, sonuncusu da daha yararli isler yapmak varken burda zaman harcayan senin basina!

26 Nisan 2010 Pazartesi

Internetsiz daha mutlu olmaz miydik? Olmazdik!

Evet evet, insanin calismadikca calismayasi geliyor, uyudukca uyuyasi, yedikce yiyesi. Ben de iste gecen carsamba sabahindan beri tek kelime calismadigim/calisamadigim icin bugun de sabahtan beri calisamiyorum. Bi makale okumam gerekiyor, makalenin alakasizligindan midir, dilinin sacma sapanligindan midir, yoksa benim hic sıkıntıya gelemememden midir nedir 4 sayfa okumusum!
Aaah ah, eskiden ben boyle miydim? Canim sıkılsa da devam ederdim calismaya. Dusunuyorum dusunuyorum ve sucluyu buluyorum: internet! ve tabi bilgisayarim! Canim mi sıkıldı dersten, hemen diyorum ki "ayyy 5 dakika bi bakayim, rahatliyim" sonra o 5 dakika oluyor bana 50 dakika, sonra bakiyorum 50 dakika gecmis, cok olmus, icim sıkılıyor, unutmak icin daha cok zaman harciyorum. Sonsuz donguye giriyorum!
Hayatimda bilgisayarla tanismam ortaokul yillarinda olmustu. Cuma gunleri bilgisayar dersimiz vardi, hocamiz da ingilizce bolum baskaniydi. O gun mutlaka terlik goturulurdu evden, lab kapisinda sira olunur, ayakkabilar cikarilir, terlikler giyilir iceri oyle girilirdi! Terligi unuttun mu para cezasi verilirdi. Iki kisiye bir bilgisayar duserdi. Bi bilgisayari acmak icin disk takar milyon yere basardik. Heyecanla son hamlemizi yaptiktan sonra hocamiz "hokus pokus, acil" derdi, acilirdi bilgisayar, biz de kikirderdik. Sonra ingilizce test cozerdik bilgisayarda... Mutlu olurduk, cok bi erisilmezdi..
Ben lise 2'ye giderken 24 ya da 12 ay taksitle exper bilgisayar almisti babam. Tabi ben o zamanlar ergen modundayim, hangi akla hizmet bilinmez arkadaslar arasinda chat moda o zamanlar, sonraki gun gidip anlatiyorsun. Babam, bakti bilgisayarla anca chat yapiliyor, ilime bilime bir katki saglamaya ugrasilmiyor, "bilgisayarin boyle bir sey oldugunu bilseydim, vallahi de billahi de almazdim" dedi. Cok uzuldum, kiyamam zaten babama... Insan o yaslarda hakkaten salak olabiliyor, hele benim gibi uclarda yasayan insan tipindeyse, hele bi de ene'si farazi hatliktan, ince ip'likten cikmis da ejdarha olarak tum vucudunu bel'etmisse...
Allah'a cok sukur, ya yillar gecmis olmasina ragmen ben hala ayni yerde olsaydim!

18 Nisan 2010 Pazar

verilmis sadaka

Gece 12 sulari, Badem'le okuldan donuyoruz. Arabaya yaklasinca "ben sureyim" diyorum, Badem'in gonlu olmuyor, "gece gece sorhos marhos vardir" diyor, ben boynumu bukup "tamam madem" diyorum, kiramiyor, sofor koltuguna geciyorum. Pusudaki polisleri hatasiz atlatip bizim sokaga giriyoruz, evin onunde park yeri kalmamis, biraz ilerden donmek icin arabayi birinin bahce yoluna kiriyorum, ordan geri geri cikmadan once sola sonra saga bakiyorum, hafifce geriye dogru giderken birden sol taraftan uzerime dogru en az 100 mille (160 km) gelen arabayi goruyorum, sonra aci bir fren, cikan dumanlar, gozlerini bir karis otede durmayi basaran o arabadan alamayan donup kalmis ben, fren sesiyle disari cikan insanlar, Badem'in "sen sakin kimildama, ben hallederim" telkiniyle disari cikisi, arabaya dogru gidisi, kafamdan gecen "keske ben surmeseydim" pismanligi, ayni anda dizlerimin cozulen bagi, disari cikisim, Badem'in geri geri giden o arabanin ardindan kosusu, insanlarin bana "noldu?" sorulari, benim titreyen bacaklarim, iki kelimeyi bir araya getiremeyisim, sadece "cok hizliydi" deyebilisim, Badem'in yanima gelisi, herkese "adam ickiliydi, kacti, arkasina gecip plakasini da alamadim" deyisi, arabanin sokagin basinda neden hala bekledigini dusunusum, aglayamayisim...
Her seyin bir anlik oldugunu insan oyle bir anliyor ki! Eve geldik, oturduk kaldik Badem'le. öldüğümü dusundum, annemlere haberin gidisini, burdakileri aksamki programda gorusum, onlarin arkamdan "daha aksam gorustuk" deyisleri, baska canlarin "sabah kahvaltida beraberdik" diye uzulusleri, Prospect'tekilerin aglayislari, dualarinda beni unutmayislari, labda masama birakilan guller, hocamin "cok caliskandi" ovguleri, herkesin genc yasimda gidisime vahlanisi, sonra annemlerin buraya bizim esyalarimizi almaya gelisleri, evin daginik halini goren annemin daha cok aglayisi, falan filan.
Sukur namazi kildim 2 rekat, kelebek etkilerini dusunup Allah'in kudretine hayran kaldim, herkesi sadaka vermeye tesvik etmeye karar verdim. Titremekten bacagim hala agriyor, uyuyamadim, kalktim bunu yazdim. Oysa once halamin vefatini, sonra da sabahki kahvaltiyi yazacaktim...
kan bagi olanlara seslenis: Annemlerin bundan haberi olmasin!

2 Nisan 2010 Cuma

TEMENNI

Bir gun, yarina yetistirilecek ve ya yakin zamanda teslim edilecek bir isim olmasin, o gun de gun boyu hic bosa vakit harcamamis olayim, ikindi vakti olsun, aksama ya da yarina okul disi bir programim da olmasin, evde olayim, evim temiz ve duzenli, mutfagim piril piril olsun, laptopum bile tozsuz topaksiz olsun, yeni yogurt mayalamis o da tutmus olsun, buzlukta cilekli dondurma buzdolabinda cilek olsun, uzumlu kek yapilmis bulasiklari da coktan yikanmis olsun ama evde kek kokusu hala duruyor olsun, kirli sepeti bos olsun, disarisi ilik ve gunesli olsun, annemlerle yeni konusulmus tanidigim tanimadim herkes sag selamette olsun, bir su birikintisinin ustunde hayatta kalmak icin cirpinan bir karinca itinayla kurtarilmis ve bunun mutlulugu hala yasaniyor olsun, cok sevdigim bir dizi olsun o da 3 bolum birden cekmis olsun, hiphizli internetim olsun, pencere acik olsun, cipsimi-gazozumu alayim yanima, uzatayim ayaklarimi dizi izleyeyim, ama sonradan da vakit israf ettim diye icim sıkılmasın, laptopum isinmasin, basim agrimasin, o kadar cips yedim diye midem bulanmasin, yasanan o huzurlu an bitip gececek uzuntusu yasanmasin, ve hic pismanlik olmasin hayatimda, evet boyle bir gun istiyorum…

Bir de ister ilk ister son olsun, ama illa bahar olsun.