14 Temmuz 2010 Çarşamba

TURKLER DIRENISTE

Gun gecmiyor ki Delta ucak iptal etmesin! Hadi ulke ici neyse ama ulkeler arasi ucarken, hele hele atayurda giderken, hele de zaten atayurtta az vakit gecirekken ucak iptal etmesi beni Delta’yla ucmaya tovbeli hale getirdi.
Dun saf saf kapida bekliyorduk, once 15 dakika 15 dakika gecikmeyi anons ettiler, 3 saat sonra bizi ucaga aldilar, sonra ucakla soyle bi gezdirdiler karada, yok baska bir ucak geri inmek zorunda kalmis da onu bekliyorlarmis, yok havalandirma bozukmus, yok teknisyen bekleniyormus derken 2 saat de ucakta beklettiler. Derken anons duyuldu, ucagi bosalttik, 2 saate kadar ne olacagini haber verecegiz dediler. Ve beklenen anons geldi “atayurda olan sefer IPTAL”. Iste her sey ondan sonra basladi. Ben yine kostur kostur siraya girdim ama yaristigim insanlar safkan Turk'tu, kimse sira mira dinlemedi, hurraaa daldi. neyse, teker teker olmasa da grup grup siraya girildi basi sonu belli olmayan. Delta’nin ataryurda gunde 1 seferi var, sonraki gun aksamki sefere koymaya calistilar, ama herkesi sonraki gune koymalari mumkun degildi tabi, derken 2 gun sonra olan ucaktaki bos yerlere koymaya calistilar, iste orda olay koptu. Kalabaliktan bir ses “arkadaslar, kimse bir yere gitmesin burda protesto yapalim” diye bagirdi.insanlar zaten gergin, oyalandikca oyalanmis, hayalleri yikilmis.. alkis protestosuna basladik! Sonra yuhalama basladi. Cok zevkliydi:) Delta’nin gorevlileri sasirdi. Delta Delta olali boyle eylem gormemistir:) sonra herkes ek ucak icin gorevlinin masasina yurudu. O masada hic gorevli kalmadi hepsi kacti. Sonra cilgin Turkler durur mu kactiklari masaya yurundu. Gorevli bi kadin azari basti “tek tek gelmelisiniz boyle olmaz”diye, bizimkiler de “yok caniiim” dediler, resmen istila ettiler. Gorevliler korktu POLIS CAGIRDILAR, bagris cagiris. Polis olay yerine hemen intikal etmedi, gelince de Delta’dan yana oldu. Deltayi polise rapor etmek isteyen bir kiza “sen mi orgutledin herkesi, eger bir daha herkese hitap edersen seni tutuklarim” dedi (oysa o kiz bi sey yapmamisti). Herkes korktu biraz. Ama Delta’nin hatali oldugunu, ek sefer koymalari gerekirken oyalama taktigine girdigini anlatti butun Turkler, tek yurek tek bilek. Sonra ogrenildi ki sonunda direnisimiz cevap vermis, ek sefer konulmus, sonraki gune, ogleden sonraya. Sirada otel, yol, yemek isi vardi.
Bu arada olay yerinde bebekli-cocuklu kadinlar, hic ilgilizce bilmeyenler ve dahi hic ingilizce bilmeyen yaslilar vardi. Ne oldugunu ne yapacaklarini bilemeyen. Ben bebegiyle bir gun daha yollarda kalmak zorunda oldugu icin ve dahi ne yapacagini (otel, vb) bilemedigi icin aglayan bir kadina teselli vermekle gorevliydim (Badem gorevlendirdi). Iste burda cozum odakli “yardimsever yigen” (bknz. Badem) olaya mudahil oldu. Ingilizce- yol- iz bilmeyen yaslilara, bebeklilere bizim otelden yer ayarlatti Delta’dan. Sonra valizlerini tasidi, her turlu sikintilarini kendine sikinti edindi (masallah). “Biz nereye gideriz yigenim” diyenleri ta odalarina kadar goturdu, hatta klimalarini bile acti… herkes birbirine yardim ediyordu. Bebek arabasi ucaktan cikmayan kadina herkes uzuldu, herkes onun yerine bebek arabasi nerde kaldi diye gorevlilere sordu. “ben naparim bebekle bir gun daha” feryatlarina Anadolu insani “biz yardim ederiz bacim” diye merhem oldu. Tum ucak kaynastik, ve iste ben anladim ki ayni dertle dertlenmek insanlari yakinlastiriyor. (sirri cozdum). Sonraki gun Badem yine yasli ve cocuklulari topladi, check-in’lerini yaptirdi. Taa kapiya kadar goturdu. Hatta yemeklerini bile aldi. Bir ara isi vardi okulla ilgili, gorevi bana teslim edip ortadan kayboldu. Bizim yasli amca “gelin (ben oluyorum gelin, Badem’i oglu gibi sevdi), Badem yigen nerde, ucak kalkar da haberi olmazsa, kalirsa buralarda” diye dertlendikce dertlendi. “cok yardimsever oglan, Allah razi olsun” dedi durdu..
Iste bir yolculukta daha sizinle beraber oldum. Ucaktayim simdi. 3 saat kaldi insallah inmemize. Babamlar hayal kirikligi yasadilar cok ama vardir bir hayir…
Ortam guzel, herkes kardes. Iste biz Turkler mazlumun arkasinda zalimin karsisinda insanlariz. Birini dusmus gorelim, donup gitmeyiz aslinda dusen kim olursa olsun.. ama goruyoruz, ne hale getirdiler atayurdu, kardesi kardese dusman ettiler, tahamulsuz, saygisiz, baskasina yasama hakki tanimayan insanlara donusturduler bizi:( icimizdeki sag duyuya kulak verebilsek, yine tek vucut olabilsek ..Alhah’im, sen yolcunun duasini geri cevirmezsin, bu milleti atalarina yakisir torunlar, sana yakisir kullar eyle. amin

13 Temmuz 2010 Salı

9. kapida uzayan dakikalar

Sabah olmus, biz atayurda gelmek uzereyiz. Insanlar yorgun ama mutlu, heyecanli. Sonra pilotun anonsu geliyor, ucagimiz alcalmaya basladi, bilmem kac dakika sonra inicez, sicaklik bilmem kac SANTIGRAT derece, yerel saat 10:15. Bense yuzumde engelleyemedigim bir gulumseme, gozlerim disarda. Ve iniyoruz, inmemizle bir alkis kopuyor, herkes telefonlarini aciyor, “geldim” diye mujdeliyor bekliyenlerine. Sonra direk “Celebi”yi goruyorum ben, sonra “havas”. Turkce yazilar var her yerde, gun gunesli. Vatan topragini yuzume gozume surmek istiyorum, opmek opmek, ne zormus senden ayrilik demek istiyorum. Derken kapi aciliyor pasaport kuyrugunda onde olma yarisi basliyor. Pasaport kontrolunu yapan memura gulumseyip de karsilik goremeyince, ya da ettigim tesekkure rica ederim denmeyince hemen far far away’le karsilastirmaya giriyorum. Turkcell reklamlari var her yerde, valizi almaya gidiyorum, valizler donuyor donuyor ama bizimki ortalarda gorunmuyor, derken goruyorum valizi, Badem hemen aliyor, ben kenarda duruyorum. Bir yandan otomatik kapi acilip kapaniyor, yakinlarini bekleyenleri goruyorum, herkes mutlu. Derken kapi bizim icin aciliyor, herkes bize bakiyor, kalabaligin icinde sallanan el ve seslenilen ismim, abimi goruyorum, derken babami coskulu. Sevincle beraber gozyaslarimi tutamiyorum, aglamaktan konusamiyorum, sariliyorum sadece, anneme cekmisim iste, o da ayni. Sonra abimin arabasina biniyoruz ve trafige giriyoruz…
Hayal tabi bunlar, ya da onceki yillarda yasadiklarim diyeyim. Yarin sabah ins bunlari yasiyor olucam. Gerci yine Delta yapti yapacagini ucagi erteledi, simdilik 1 saat 10 dakika ertelendi ama umudum yok, daha erteler bunlar!! 9.kapida bekliyorum. 2 saatlik uykuyla duruyorum, ucaga binsek hemen vurucam kafayi uyuyacagim ins. Zaten yanima aldigim kitap da cok acmadi beni. Blog yazayim dedim ama gozyaslarima hakim olamadim, bekleme salonunda elinde bigisayar yazi yazip aglayan bir tip’e donustum.
NOT: Ucak iptal edildi, sonraki gun kalkti

BTS Atayurt icin hazirlaniyor

Alisverisi-temizligi falan bitirdik ama ben de bittim. Rengim falan soldu resmen, temizlik yapicam diye orayi burayi kazimaktan parmak uclarim, orda burda alisveris yapmaktan ayak tabanlarim aciyor. Hatta zor yaziyorum bunlari sevgili dostlar, tuslar parmaklarimi acitiyor! Butun bu islere sadece yaziyla “bir”, rakamla “1” haftasonu ayrilinca olacaklar belliydi aslinda. Donerken agir misafirlerle donecegimiz icin dip kose daldik, hatta “temiz” ve “kirli” tanimlarini tekrar yaptik. Badem “el izleri”ni bile secebilen bir detektore donustu. Bense hali uzerindeki mikro-parcalari bile secebilen birine! Hayat boyle cok zor, surekli insanin gozune kir pas takiliyor. En guzeli orta karar bir temizlik ve temizlik anlayisi. Hatta hala iddia ediyorum, dunyanin en gereksiz isi carsaf nevresim utulemek!! Ama onu da utuledim, jilet kivami yataklar hazirladim.

Cok guclu kir-pas sokuculer aldim, uzun sure yuzeyle temas ederse daha iyi cikarir gibi hirslara kapildim, bir gece boyunca o kimyasalla beklettigim sampuan falan konulan metal adevati kullanilmaz hale getirdim. En fazla 20 saniye kalmasi gerekiyormus ogrendim. Badem, Mr Muscle olarak ocagi halletti, (evet ocak su an fabrikan ciktigi zamankinden bile beyaz!)ben erteledikce erteledigim buzluk-buzdolabina giristim, sonuc sasirtici: gercek rengini unutmusuz! 10 cuval coklugunda cop-esya-kagit attik, meger gazetelere dusmek uzereymisiz de son anda yirtmisiz. Cam bile sildik, perde bile yikadik, o kadar pur-u pak’iz su an. Insan bakmaya doyamiyor. Sabah 5te yattim (7de kalktim) yatarken bile uzun uzun odalara bakiyordum! Ama dedigim gibi temizligin bu kadari insan bunyesine zarar, aman oraya dokunma, aman buraya dokunma, ellerini kac kere yikadin diyerek teror estirir oldum, yere dusen herhangi bi seye sahin hiziyla atlayip cismi ortamdan uzaklastirir oldum. Masaya dokulen bir damla yag dunyalari basima yikar oldu. Benim icin optimum durumun, ortalikta bulasik olmayan, kiyafetler oraya buraya atilmamis, normal temiz bir ev olduguna karar verdim!

7 Temmuz 2010 Çarşamba

BTS hakkindaki hicbir sey

-Gecenin bi vakti ben labda yalniz basimayken labin kapisini acmaya calisan ama sifreyi yanlis girdigi icin acamayan temizlik gorevlisi beni korkutuyor! hadi ya kapiyi acik biraksaydim?? hadi ya o temizlik gorevlisi aslinda temizlik gorevlisi olmasaydi da psikopatin teki olsaydi? ya da o kadar analiz falan yapip da bir makale bile yazamayan bayan ogrencileri öldüren bi seri katil? ya beni öldürseydi hazir ortalikta da kimse yokken? evet boyle dusunceler gelir benim aklima.

-ögretmeyi seviyorum. gerci Badem hakim olmayi sevdigimi soyluyor.. neyse, seviyorum ogretmeyi, ogrenmeyi de seviyorum ama her seyi degil. ote yandan her seyi ögretmeyi seviyorum, ben konusayim baskalari dinlesin. ama ben konusurken kendi aralarinda konusulmasini sevmiyorum, herkes gozume bakmali, hic cit cikmamali, yoksa yoruluyorum, konsantre olamiyorum, sonra laflar geveleniyor agzimda. laf acilmisken gencleri de seviyorum:) genclerle vakit gecirmeyi de.. hatta ve hatta yasima basima bakmadan genclerle cocuk olmayi da..

-geceleri tok yatinca aç uyanirim, aç yatinca tok uyanirim. bir de gece herhangi bir sebeple uyanmissam ve evde cips, ya da cok sevdigim bir tatli varsa, saate uykusuzluguma bakmaz yerim. zaten kucuklugumden beridir boyle seylerin evde olmasi beni rahatsiz eder, yani rahatsizlik demiyeyim de aklimda kalir, canim istemese de onlari yeme-bitirme arzusu dolar icimde. ne zamanki biter, ben de rahatlarim.

-Taktim mi takarim..

-Bazen öldügümü dusunup aglarim, kendi halime aglamam da kalanlara aglarim. hatta gecen gun nerden geldi aklima bilmem kanser oldugumu dusundum, annemlere soylemeyecektim, zaten uzaktayim ya tedavimden de haberleri olmaz dedim. Ama Badem'e soyluyordum. sonra herkese mektup yaziyordum, ama ben öldükten sonra gonderilecekti hepsi. Beni simdi aramayanlar sormayanlar pismanlik duyacakti.. nasil bir pskilojim var bilmiyorum.

-bir de ben yardim etmeyi cok seviyorum. sonra hediye vermeyi de cok seviyorum, param varsa daha da cok seviyorum:) sevdigim bir baska sey de yemek yedirmek (yapmak da ismarlamak da). zaten genlerimde var eminim:)

-kendi hakkimdaki son bulgum da uçlarda yasamayi seven karakterim. ne olursa olsun uçta yasiyorum, aciyi da mutlulugu da ofkeyi de sevgiyi de.. ya cok calisiyorum ya hiç, ya cok uyuyorum (ya hiç yazicam ama yalan olacak), ya durmadan yiyorum (ya hiç yazicam yine yalan olacak, ben uçlarda yasamiyor muyum acaba??) duygusal anlamda uçtayim kesin. dur bakayim, ne var baska ornek, buldum, ya her hafta alisverise gidiyorum ya da aylarca gitmiyorum, ya surekli ev temizliyorum, ya aylarca temizlemiyorum ("ya hiç" yazsam yine de dogru olacak), ya evden cikasim gelmiyor ya da hic eve girmiyorum. "eve en son giris saati" diye bir kuralimiz var bizim, ben kucukken de vardi, aksam ezaniyla evin kapilari kapanirdi, annem açmazdi kapiyi karanliga kalirsak.. simdi ise gece 12den sonra eve giris yasak. cok fazla uyamiyoruz ama en azindan nerde oldugumuzu haber veriyoruz. neyse, birakiyorum yazmayi. okula geleli 1 saat oldu henuz bi sey yapmadim. bir de sabah kahve almistim icine koydugum sütsel sivi bozukmus sanirim, eksidi bi tuhaf oldu. otobusu kaciriyordum onun icin soramadim da, midem agridi.. bitis cumlesi ariyorum bulamiyorum. hani onemli olan baslamakti, baslayinca gerisi gelirdi? gelmiyor iste, bitiremiyorum!