16 Ağustos 2010 Pazartesi

RAMAZAN HATIRASI

Ramazanin ilk gunu.. o zamanlar ramazan kis sonu-ilkbahar basinda. ilkokula gidiyorum, Burak apartmanindayiz. Aksama amcamlar bize iftara davetli. Ilk gun sahura evdeki buyuk kucuk herkes kalkiyor, kardesim yarim gun tutacak geri kalanlar tam gun. Nasil bir heyecan, mutluluk var bende! Hic zor gelmiyor oruc, obur gunleri de tutmak icin simdiden annemlerle pazarliga basliyorum. Annem sahura akitma yapiyor. Kiyamadigi icin oruc tutmamizi istemeyen annem olabildigince alcak sesle uyandirmaya tesebbus ediyor (kaldirmazsa, sabahinda mizildayan ben’e yalan atmamak icin yine de kaldirmaya geliyor) hemen kalkiyorum. Okulda zaman daha cabuk geciyor, evde oruc tutmak biraz daha zor. Ben tarif kitabindaki dondurma resmine bakiyorum gun boyu, onu yedigimin hayallerini kuruyorum. Aksam uzeri annem yemeklere basliyor. Menu belli. Ablam salatayi yapiyor, ben masayi kuruyorum. Vitrinden Kristal bardaklar, kutahya porselen tabaklar, ve hatta jumbo kasik catallar cikariliyor. Catallarin uzerindeki su izlerini temizliyorum gereksiz bularak. Ve amcamlar geliyor. Amcamin kizi G.’yle ayni yasiz, o oruclu degilse ben havalara giriyorum!(evet ilk defa burda itiraf ediyorum bu durumu). Ezani bekliyoruz. Corbalar onumuzde dua ediyoruz. Cok mutluyuz.

Ramazanin ilk gunu.. o zaman ramazan kis aylarinda. Ortaokula gidiyorum. Volkan apartmanindayiz. Aksam amcamlar bize iftara davetli. Kardesim dahil herkes oruc tutuyor. Nasil bir heyecan mutluluk var bende! Hic zor gelmiyor oruc. Annem sahura hamur kizartiyor, acikma korkusuyla catlayincaya kadar yiyiyorum. Abimin nesesi yerinde, gece gece espri ustune espri yapiyor. Biz kikir kikir, babam komsulari uyandiracagiz diye bize sessiz olmamizi soyluyor. Catlayincaya kadar icilen suyun ardindan top patliyor. Ezani bekliyoruz (neden imsak girer girmez kilmiyoruz namazi bilmiyorum). Ezan baslar baslamaz namazimizi kiliyoruz. Annemler yatiyor. Biz abimle satranc oynamaya koyuluyoruz, kardesim cogu kez uyuyor. Annemlerin uyuduguna emin olduktan sonra abimle gizlice cikiyoruz. Hava aydinlanmak uzere, disarda kimsecikler yok, hava hafif soguk. Abim sofor koltuguna bense on koltuktayim. Volkan apartmaninin arka bahcesinden Ankara caddesine cikiyoruz, atli heykelin ordan lisenin onune geciyoruz, her sabah ayni rotayi izliyoruz. Hadi abim, arabayi suruyor, ben niye cikiyorum tam bilmiyorum, ama abimi yalniz birakmadigim icin icim huzurlu, belki de oylece onu koruyabilecegimi dusunuyorum. Nerdeyse yarim saat gectikten sonra eve geliyoruz, herkes uykuda. Hic cikmamis gibi ustumuzu degistirip yatiyoruz, ya da bazen derse oturuyoruz.

Annem okuldan gelince yemeklere girisiyor. Menu belli. Hem salatayi yapiyorum hem masayi kuruyorum. Vitrinden Kristal bardaklar, kutahya porselen tabaklar, ve hatta jumbo kasik catallar cikariliyor. Catallarin uzerindeki su izlerini temizliyorum gereksiz bularak. Uc tane salata tabaginin en buyugunu orta yere koyuyorum. Hosaflari kaselere koyarken tanelerini ve suyunu orantili koymayi seviyorum. Tabagin kuzey batisina bardak, kuzey dogusuna da kase koyuyorum. Ayva tatlilarini da tabaklara koyup sehpanin uzerine diziyorum. Pideleri dilimlerken annem her zaman “masa ortusunu kesersin tahtanin uzerinde kes” diyor, ben her seferinde direk masada kesmeye yelteniyorum. Ve amcamlar geliyor. Amcamin kizi G.’yle ayni yasiz, o da oruc tutuyor. Ezani bekliyoruz. Corbalar onumuzde dua ediyoruz. Cok mutluyuz.


Ramazanin ilk gunu.. o zaman Ramazan kis basi-sonbahar sonunda. Liseye gidiyorum. Selcuklu apartmanindayiz. Haftasonu amcamlar bize davetli. Yatili okuldayim. Ilk gun okuldaki hemen herkes oruc tutuyor. Sonraki gunler derslerimize etki eder diye oruc tutan sayisi kizlarda yariya dusuyor. Heyecan var bende ama ogleden sonra nasil calisacagim endisesi de var. oruc biraz zor geliyor. Sahura nobetci ogretmen geliyor. Bayan belletmen yok, mudur beni gorevlendirmis sahura kalkacaklari uyandirmak icin. Giyinip kusanip, montlarimizi da alip, yatakhanenin girisinde bekliyoruz. Nobetci ogretmenle beraber yemekhaneye gidiyoruz. Aksamdan kalan hosaf, zeytin peynir, bal, recel, istedigimizi alabiliyoruz. Sessiz ve uykulu sahurumuzu yapiyoruz hep beraber. Sonra yine toplu halde yatakhaneye gidiyoruz. Okuldan cikinca iftar vaktine kadar yatiyoruz. Aksama dogru yemekhanenin yolunu tutuyoruz. Menu belli. Siraya giriyoruz. Oruc tutmayanlar mutlaka oruclulara sira veriyor. Yemek dagitmakla gorevli amca, “sen zayifsin” deyip bana en buyuk but’u koyuyor. Ezani bekliyoruz. Tabldot onumuzde dua ediyoruz. Cok mutluyuz.

Ramazanin ilk gunu.. o zaman Ramazan sonbahar aylarinda. Universiteye gidiyorum. Annemlerin yaninda degilim. Amcamlar da yok artik, ben de yokum. Ogrenci evimizdeki herkes oruc tutuyor. Normalde gunun nobetcisi sahuru hazirliyor ama ilk gun mutlaka ben kalkiyorum (uykum hafif oldugu icin). Heyecan var bende ama yine dersleri dusunuyorum. Oruc baya zor geliyor. Iftara istanbuldaki kucuk amcamlara davetliyim. Amcamlarin evi cok uzak. Kadikoy'e geciyorum, ama trafik cok fazla. Kadikoy'den kalkacak otobusu kaciriyorum. Bu arada ezan okunuyor, hava kararmak uzere. Disarda tek bir insan yok. Hafiften yagmur yagiyor. Sonraki otobuse yarim saat var. Amcami arayip gec kalacagimi soyluyorum. Cok uzak, gelip beni almasini istemiyorum. Ben bir basima otobus duraginda bekliyorum, onceki ramazanlari dusunup agliyorum. Ezan okunuyor. Cok mahsunum.

Yine ramazan, yine universiteye gidiyorum. Ilk vizelerimiz baslamis, hepsi de iftar vaktine denk geliyor. Ac susuz vizelere giriyorum. Hocalarin vizeyi bir saat ertelemeyislerine anlam veremiyorum. Bir yandan sorulari cevaplarken bir yandan da ezanin okunmasiyla cantamdan biskrem cikariyorum. Biskremi yemeden once dua ediyorum. Cok mahsunum.

Yine ramazan yine universiteye gidiyorum. Birileri tum evimizi iftara cagirmis, toplasip gidiyoruz. Sahane sofralar kurulmus, guler yuzlu ev sahibi bizlere kendi kizlari muamelesi yapiyor. Belli ki sabahtan beri yemek yapmakla ugrasmis. Hepimizi genciz ama illa kendisi hizmet etmek istiyor. Ezani bekliyoruz. Corbalar onumuzde dua ediyoruz. Aile ortaminin ne guzel oldugunu dusunup ev sahibine de dua ediyoruz. Cok mutluyuz.

Yine universitedeyim. Abimler istanbulda artik. Onlara davetliyim. Aksam ustu variyorum. Uc kisilik sofra kurulmus. Ince ince salata yapilmis. Cacik dolapta. Neden bilinmez le’cola kalmis aklimda. Ezanla acmiyoruz orucu, bekliyoruz biraz daha. Corbalar onumuzde dua ediyoruz. Cok mutluyuz.

Ramazanin ilk gunu. Artik ramazan sonbahar basi-yaz sonunda. Doktora yapiyorum. Far Far Away’deyiz. Aksama arkadaslar bize iftara davetli, artik annemin rolunu ben ustleniyorum. Nasil bir heyecan mutluluk var bende, ama ote yandan gozumde buyudukce buyuyor Ramazan. Gunler de uzun, hava da sicak bahaneleri uretiyor nefsim. Oruc cok zor geliyor! Badem sahura kalkmakta cok zorlaniyor ama yillardir herkesi her turlu ben uyandirdigim icin uzun dil dokmelere sabir gosterebiliyorum. Ozel bir sey olarak yumurta hasliyorum. Annem gece gece nasil da kalkip hamur kizartirmis, tavada patlicanli borek yaparmis sasiriyorum. Sallama cay yapiyorum, domates salataligi bile ekstra goruyorum. Okulda gun boyu internetten yemek resimlerine bakiyorum, onlari yedigimin hayallerini kuruyorum. Okuldan erken cikip yemege girisiyorum. Menu belli. Salatayi da ben yapiyorum, sofrayi da ben kuruyorum. Ne kristal bardaklarimiz var, ne Kutahya porselenimiz ne de jumbo catal kasiklar. Zaten vitrinimiz de yok. Gunluk kullandigimiz yemek takimini cikariyorum. Catallarin uzerindeki su izlerini temizliyorum anneme hak vererek! Hosaflari kaselere koyarken tanelerini ve suyunu orantili koymayi seviyorum. Tabagin kuzey batisina bardak, kuzey dogusuna da kase koyuyorum. Sutlu tatli var, dolapta tutuyorum. Ekmeklerimizi zaten dilimlenmis aliyoruz ama neden hala masa ortumde kesikler olusuyor anlamiyorum. Ve arkadaslar geliyor. Her seyi anca yetistirmisim. Corbalari koyuyorum. Ne top patliyor ne de ezan okunuyor. Vakit girdi mi diye birbirimize soruyoruz. Nolur nolmaz diye 3-5 dakika da fazladan bekliyoruz. Corbalar onumuzde dua ediyoruz. Cok mutluyuz.