28 Şubat 2011 Pazartesi
Konuyla alakasiz ama, saatte 60 mil’in ustune hic cikmadim ben, cikamadim, korktum
Yaklasik iki hafta once “bakimli olma” projesi baslattim. “evde salas giyinmeye son” sloganiyla kendime yeni ufuklar actim (sanirim cok bosum). Proje kapsaminda evde giyilebilecek, rahatligi ve şıklığı bir arada sunan (!) kombineler (!) aldim. Inanir misin iki haftadir cips yemiyorum saglikli olmak adina (zaten gecen haftaydi sanirim, yetkili bir merciden aciklama gelmis “cips yemekle yag icmenin bir farki yok” diye. Gerci, sadece kalori acisindan degerlendirildigi icin aciklamayi cok “dar” buldum, ama benim fikrimin pek de oneminin olmadigini anladigim an, bu aciklama uzerinde dusunmekten de vazgectim). Yakinda spora da baslarmisim gibi bir his var icimde. Her gece yatmadan ve her sabah kalkinca yuzumu sabunla yikiyorum, ve ardindan dermatologlarin onayladigi nemlendirici kremi suruyorum. Bunlari yaparken kendimi hakkaten bir sey yapiyormus gibi hissediyorum, anlam veremedigim bi sekilde havalara giriyorum. Bakislarim, hatta yuruyusum degisiyor! Evet ben bu kadar ugrasiyorum, ama ne oluyor biliyor musun? Yuzum hayatinda gormedigi kadar sivilceyle tanisiyor!! Sanirim bakimli olmak genetigime ters! Cips yemeyince bunyem hata veriyor! Tabi ben ne zorluklar cekmis, hayatin cendersinden kac defa gecmis biri olarak bilimsel kisiligimi kullanmak suretiyle “derdim ne?” arastirmalarina basladim bile. Kontrollu deneyler yapmak suretiyle bu sivilcelerin nedenini bulup olayi kokten cozmek yeni misyonum (hakkaten bosum sanirim). Bu sabahtan itibaren dermatologlarin onayladigi (ve dahi benim dermatologumun verdigi) krem yerine benim onayladigim nemlendiriciyi kullanmaya basladim. Sonuclari kaydedip onumuzdeki gunlerde kamuoyuna sunacagim(!).
Bir de fark ettin mi bilmem ama kac gundur “sakiz sesi” mizmizlanmalarinda bulunmuyorum. Ne oldu biliyor musun? Bizim labdaki o kisi bir gun bana “sen benim labda yemek yememden rahatsiz oluyor musun?” diye sordu, soyle bir baktim, o an ikilem yasadim, sonra her seyi goze alarak “evet” dedim. SOK SOK SOK! Kiz hakkaten sok oldu, “soylemen gerekmez miydi?” dedi, “sizin kulturde nasil karsilanacagini bilmedigim icin soyleyemedim, Turk olsaydin soylerdim” dedim.. o gun bugundur rahatim, oyle bi nese icinde laba gelmeler , kiz o gun cok bozldu diye kiza daha da sempatik davranmalar falan. Yaa hala girtlagim kasiniyor, bezginligimi bir kenara birakip bir cilginlik(!) yapsam, elimi girtlagima kadar soksam, kaşısam kaşısam.. evet yapabilecegim en buyuk cilginligin bu olmasi beni de dusundurdu simdi…
18 Şubat 2011 Cuma
JOKER HAKKIMI KULLANMAK, MUSTAFA ULUSOY’A DANISMAK ISTIYORUM
Bugun beni yoldan cikaran Mustafa Ulusoy oldu. Sen de sever misin Mustafa Ulusoy’u benim kadar? Onun 17.5 yildir “bizim esas derdimiz ne?” sorusuna cevap aradigini ogrenince ister istemez yakin hissediyorum kendime. Bir de anlatis tarzi oyle hos ki alip beni gencligime goturuyor, bilmem belki de ondan seviyorum bu kadar. Hatta “unlu kisileri onemsememe”yi gaye haline getirmis kisiligimi ayaklar altina alarak iki uc hafta once yazdigi bir yazisindan oturu “Mustafa Ulusooooooooooooooy” tarzi bir bogurme olmasa da kendine olan begenilerimi bizzat ilettim (hic beklemiyordum ama cevap dahi aldim). Kendileri psikiyatristtir, okuyunuz okutunuz efendim. Neyse, iste ben ki hayatimda sadece bir kere bir arkadasimi yalniz birakmamak ugruna Osmanbey’deki bir psikiyatristin muayenehanesine gitmis, o aksam da tabi ki “anlatma” odasina girmemis, bekleme salonunda beklerken de elektriklerin gitmesiyle “bu bir tuzak mi?” endisesine kapilip kendi kendime heyecanlar yasamistim. “Musluman stres olmaz” ogretisini uygulamaya calismamdan oturu de simdiye kadar bir psikiyatriste “kucuk dunyam”i acmayi hic dusunmemistim. Oysa bugun icimde anlam veremedigim bir "psikiyatriste anlatma" istegi var. Yani ben otursam, elimde Turk kahvem olmasa, hatta cikolata bile yemiyor olsam, sadece anlatmaya odaklanmis olsam, ve Mustafa Ulusoy’a anlatsam, oylesine, icimden ne geliyorsa.. o da bana “abicim, niye Yaratici’na teslim olmuyorsun?" dese, sonra devam etse, rahatlatsa beni, bu rahatlama en az bir ay devam etse, bir ay gectikten sonra yine konussak, elimde Turk kahvem olmasa, hatta cikolatam bile olmasa, ama pencere olsa, disari bakarak anlatsam, oylesine, icimden ne geliyorsa.. o da bana, “abicim, niye Yaratici’na teslim olmuyorsun?” dese, devam etse. Sonra beyaz takim elbiselerini giymis olarak Salih Abi belirse yanibasimda Usta’yla beraber , su sekilde konussalar:
Usta: Kader hukmunu icra edecekse agizdan cikan ne ifade eder?
Salih Abi: Oyle ama insan da nefsine ram olunca burnunun dikine gidiyor.
Usta: Peki gidis nereye?
Salih Abi: Nereye olacak, kaderin hukmunu icra edecegi yere
Usta: Gidisi durdurmak mumkun degil, bari ilahi rizayi eksene alsalardi, o zaman vardiklari yerde hep hosgeldinlerle karsilanirlardi.
Sonra jenerik muzigi girse, yazilar pesi sira gecse…
14 Şubat 2011 Pazartesi
bence bu yazinin ana fikri "yazik bana" ama basligi "ARTEMA"
(www.phdcomics.com 'i severim, bir de basliktaki ARTEMA ne alaka? Ac-kapa Artema! hani konuyu acip kapatiyorum ya surekli! evet haklisin, ben de tiksindim..)
2 Şubat 2011 Çarşamba
ben bu parcayi su an bizi dinleyen anneme babama ve tum sevdiklerime yolluyorum
Evet hep beraber soyluyoruz: “Makaram sari baglar loy, kiz soyler gelin aglar”. Bu turku “Loperde” diye kelime icermekte, ne demek oldugunu bir “tik”la bulabilirim ama bulmicam, birakayim o da gizemli kalsin, ben kendi anlamlarimi yukleyeyim.
Neyse dost, 2 haftadir dogru duzgun ders calismiyorum ben biliyor musun? Zaten bugun okuldan cikarken bolum baskani gordu beni “erken degil mi eve gitmek icin?” dedi, “sanki okulda kalinca ders mi calisiyorum” demedim, “labda pencere yok” deyip, zeytinyagligimi konusturdum. Ufff, kafamda milyon sey var ders disi. Zaten bende “surekli plan yapma” hastaligi var. yani tamam bi isi planliyorum, sonra ayni plani tekrar tekrar kafamdan gecirip duruyorum. Plan yapmakta ustume yoktur zaten. Lisede de hic uymayacagim calisma planlari yapardim. Bari harcadigin zamanin hurmetine bir haftacik uy, ama yok bir gun bile uymazdim. Bir de sanirim “bunalim oncesi asiri mutluluk” tepkisi vermekteyim bugunlerde. Icimde firtinalar koparken dingin bir tavir sergiliyorum ki ben bu halimden korkuyorum.
Son olarak, sizleri gunun anlam ve onemini belirten bir turkuyle ugurluyorum. Ve Kirac’tan tum hanimlara(!) geliyor: Hanimey.
esen kaliniz