21 Eylül 2011 Çarşamba

TV de izlemiyorum ki ekranda "uyku vakti" uyarisi ciksin

Gecenin bu vakti eger ki musaitsen seninle muhabbet edelim mi? Tabi ki muhabbet icin kalmadim bu saate, malum bu pazar Far Far Away'e gidiyorum ya, son zamanlara birakmamdan yine yapilacak islerim birikti (babama ozel not: halledicem halledicem insAllah sen merak etme), yarin da internetten toplantim var, o yuzden geceye kaldim, (sen kisaca "gececi" de bana, ya da daha kisa "gec" de, ya da o kadar da tembellige alisma biraz uzat "cok gec" de, de iste bi seyler konus benimle, uyuma, hadiii) ama YINE HER ZAMANKI gibi isim cok olunca cenem dustu benim, neyse anlatmayayim huyumu suyumu, su an kendime kizma zamani degil. Birlik ve beraberlige en cok ihtiyac duydugumuz zamanlar (Bunu da yaptim ya! klişelesiyorum gun be gun, uykusuzluk yaramiyor bana)

Babam demisken (daha demin dedim ya, dinlemiyor musun sen beni!) onemli bir noktayi kacirdigim icin hem annem hem de babam acilinden anlayisimi duzelttiler. Evet annem de babam da blogumu okuyor! Ben istedigim kadar "ozgur" yazmak adina ismimi saklayayim, ebeveynlerimin kantrolu altindayken ne kadar ozgur olabilirim ki! Misal, babamlar benim hala doktoraya devam ettigimi saniyorlar, o yuzden ben de burdan hala ogrenciymisim gibi davraniyorum, nasil soyleyeyim atildim coktan diye? yazin sizle hocam diye tanistirdigim da parayla tuttugum biriydi diye! (saka saka!! anne-baba, valla saka, gidin bi bardak su icin, bi sey mi sey olmasin size. Hala ogrenciyim ne yazik ki!) (ssst iyisiniz di mi?). Kalp atisimiz eski ritmine donduyse ozelimize ait bir duzeltme gelsin: Hani annemle babam giderken mutlulardi demistim ya, gittikleri icin degil, ben mutluyum diye mutlularmis. Benim burdaki hayatimi gorunce kafalari rahatlamis. nesine rahatladi anlamadim ama oyleymis. Yoksa hala "kızım sızım, kızımsızım" diyerek ic cekiyorlarmis. Bu da boyle biline.

Ben de kafa dagitmaya calisiyorum iste. Bir derdim var ama burdan ifsa edip senden akil isteme olasiligim yuzde sifir. E madem anlatmican niye actin konuyu diyebilirsin. Hem "bak ilerde bu yaziyi okuyunca neymis derdim diye meraklara dusersin" de diyebilirsin.. Hatta beni merakta bulunca daha da ileriye gidip "ben demistim" de diyebilirsin. Omzumdaki yuk sanki hafifmis gibi bi de sen bas ustune, cekinme. ben de seni dost bilmistim. Unutma ki 100 (yuz) verip adam ettiysem, sifirla carpip yok etmesini de bilirim (boooggk, ergenken bile boyle deli sacmasi beyanatlarda bulunmadim ben. Hazir sacmalamaya baslamisken bir "buyuk oldugunu sanan laf" daha yazayim tam olsun, neydi dur hatirlicam, hah, "once soze bakarim laf mi diye, sonra soyleyene bakarim adam mi diye"! Kim nerden buluyor boyle soyleyen kisiyi direk zeka ozurlu pozisyonuna dusuren cumleleri! hadi bulan buluyor, nasil oluyor da boyle yayiliveriyor? Ergen moddaki ergenler internette cok mu vakit harciyor? Bu genclik nereye gidiyor? daha kac kisi daha Crazygirl95 ya da Capqin91 diye mahlaslar kullanarak youtube videolarinin altina alaksiz ve bir o kadar sacma sapan yorumlar yazacaklar (ben de okuyorum haa, sirf ibret almak icin)? ya peki "zuhahaha" diye gulmek kimin fikriydi? Bi de ajsdkks gibi bi sey var ama onu henuz yazamiyorum bile, "aj" ile basladigina eminim de, gerisi gelmiyor (oysa beynim gereksiz gordugu her seyi itinayla saklar). bak gece gece sinirlerim hopladi, uykum kacti! Neyse hava durumu ile kapatayim yazimi: burda bir gunde dort mevsim yasanmakta, geceleri kis, sabahlari ilk bahar, oglen yaz, aksamlari da sonbahar. Havaniz nasil olursa olsun, gonlunuz hep gunesli olsun! (ufff yat artik BTSm, eziyet etme bize))

15 Eylül 2011 Perşembe

beni soracak olursan

Naber kanka? (evet bu girisi sen kadar ben de beklemiyordum dogrusu, yozlastigimin farkindaydim ama yozlugumun ciktigi seviyenin ciddiyetinin farkinda degildim, tiksindim kendimden, hala da tiksiniyorum. "kanka" ne yea? hayir bi de senden "nolsun iste yuvarlanip gidiyoruz" cevabini alirsam, o kotu. kendimden tiksinmeye alistim da senden tiksinmeye alisamam)

ne diyordum ben, nasilsin diyordum di mi? nasilsin canimcim? (iste bu hitap benim, hep sevecen, hep kucaklayici, kendime "anne" diyesim geldi, "anne" deyince, kapanmayan yaramdan kanlar akmaya basladi. bugun noldu biliyor musun? Annemi aradim, ozlemis beni FALAN, "ama anne" dedim "giderken cok mutluydun", "evet" dedi, "hakkaten mutluydum"!!!! dusunebiliyor musun yaaa, bunu bana itiraf etti!! ben de kendimi vazgecilmez saniyordum! Acidim bak kendime) ne diyordum ben, hah, yalnizim diyordum (yalana bak, ne zaman dedim?). malum iste yepyeni bir sehre tasindik, aslinda bizim sitede 5 tane turk evi bulunmakta imis bizle beraber, fakat bunlarin ikisi hala atayurttaymis, diger ikisi de erkeklerin yasadigi ogrenci mekanlari imis (ki kendi esyalarimiz gelinceye kadar -6 gun- bunlardan birinde yasadik. nankorluk etmek istemem ama cikarken "ara sira da olsa evi supurun" diye not birakacaktim ki Badem "etme, eyleme, sen hic mi ogrenci olmadin" dedi, ben yatistim, konu kapandi, ama icimde kalmis bak. yalniz ben boyle uzun parantezlerle omur tuketirsem, bu yazi hic tukenemeyecek, BTS dediydi, dersin. ya da ben bilgic-ukala tavrimla "ben demistim" derim. yaparim bu gicikligi, artik cok acimasizim! burda burdakiler tarafindan aranmadan sorulmadan gecen 13 upuzuuuun gunun ardindan acimasizlastim. Ailemden baska bir insan yuzu gormedigim gunlerim oldu dusunebiliyor musun? Evdekilerin dalga konusu oldum, ve her dalga "iyi oldu, artik oturur ders calisirsin, seneye artik butun cocuklarimi doktor olarak gormek istiyorum" uyarisiyla bitti. Ilk bir hafta umudumu kaybetmedim, "ararlar yaaaa, gurbetteyiz biz, kimimiz var bizden baska" diye kendimi avuttum, gunler gectikce avutmalar yerini umutsuzluga birakti, melankoliye bagladim, "hani benim sevdiklerim, hani gonul verdiklerim" sarkisi bir baktim ki dilime mars olmus! Dini hassasiyetlerim olmasa belki de su an bir alkoliktim (?), kendimi cabuk kaptiririm vesselam. ve dun sabah hic beklemedigim bir anda telefonum caldi. dur bi parantezi kapatayim da oyle devam edeyim anlatmaya, acilip da kapanmayan parantezler hep rahatsiz eder beni) ne diyordum ben, hah, telefonum caldi ama hakkaten beklemedigim icin acmadim teli, zaten kayitli olmadigi halde birinin ismi yanip sonuyordu son model telefonumun ekraninda, ben de Badem kaydetti heralde onun tanidigi diye sallamadim. Sonra neyse, ulasilsim FALAN, burdaki Turkler benle tanismak istiyorlarmis (gurbetteyiz ya), "biraz gec kalmadilar mi?" diye naz yapacaktim ki, kendime geldim, heyecanlandim, ve aklima ilk gelen ne oldu biliyor musun??? benden tiksinmeye hazir ooool, soyluyoruuum" "aksama ne giysem ki?" !!! meger ben dis gorunuse ne onem veren biriymisim!!! hic kendimi boyle bilmezdim, yanizlik beni cok degistirmis! sonra karar verdim bi seye, ama aksam eve gidince o seyleri bulamadim! "anne yeaa, dedim, neyi nereye koydun??" atayurtta saat 12yi gecmemis olsa annemi arayacaktim, oyle hirs yaptim, sonra baktim gec kaliyorum, OYLESINE bi seyi giydim gittim.

Bir suru insanla ayni anda tanismak da tuhaf oluyor! unutacagimi bile bile herkesin ismini sordum, adimin yarisini soyleyenleri (bknz. Bininci )ve adimi ters soyeyenleri (bknz. Sahis Tekil Bininci) basta nasil alisirlarsa oyle gider dusturunca sevecenlikle uyardim. Artik herkes adimi 23 nisan merasiminde siir okuayacak ilkokul talebesi heyecaniyla soyluyordu, sanirim korku salmistim. Bi de tabi esim hocaydi, hatta "Badem BEY'in esi misiniz?" sorusuna dahi muhatap olmustum, (baskasinin bir seyi olarak taninmaktan da hic hoslanmam, oysa Badem yillardir, BTS'nin esi olarak literaturdeki yerini almisti) o an anladim ki, Far Far Away'deki laubali ortami burda bulamayacagim. Herkes saygiliydi boyle, kimseyle el ense saplak olmadik. Icimden sakalar yapip icimden guldum. "SIZ" bile dediler bana. bir an biri "BTS HANIM" diyecek diye cok korktum, ama kimse demedi, sanirim o kadar da saygila layik gorulmedim. Bi de bizi yeni evli sandilar, ben de hala kendimi yeni evli sandigimdan ses etmedim. "hayirli olsun" tebriklerini dahi kabul ettim. Zaten yillardir evli oldugumu ogrenince "cocuk" sorma ihtimalleri oldugundan, benim de hic "ama okul mokul" diye cevap veresim olmadigindan, hele ki ustune "aaa olur mu, erteleme, bi sekilde buyur" nasihatini cekemeyecegimden, isime de geldi. Yeri gelmisken aciklama da gelsin, bir gun cocuk istersem, inan en cok da yuce Turk milleti sussun diye isterim. Bu kadar da tepkiliyim. Neyse nerde kalmistim ben, (kac kere kullandim "nerde kalmistim"i hemen simdi, saymadan soyle!) tanistim iste Turklerle, "niye aramadiniz beni kac gundur?" dedim, evet bu simarikligi yaptim! "ne mecburiteyimiz var seni aramaya" demedi kimse, ozur dilediler, canlarim yaaa. Oyle iste, sevdim hepsini.. tabi ki benim eski canlarimin yeri hep ayri, eski geyik ortamlarim falan gun be gun burnumda tutmekte, ama bu kisilerle de kaynasirim. Onlar bana alisir (adimi dusunmeden soylemeye) ben de onlara alisirim, isimlerini bile ogrenirim, cok zekiyim masallah. "yine goruselim, haftaya bana buyrun" dedim, "yeni tabaklar aldim, bardaklar aldim, burda hic kullanamadim, gelin de kullanayim" dedim, bu kadar direk soylemem saskinliga sebep oldu (ve gulusmeler)

Not: resimde de yeni memleketimdeki bir park arz-i endam etmekte

13 Eylül 2011 Salı

Aglayan bir cift goz biraktin ardinda

12 Eylül 2011 Pazartesi

Boyle kollarimi acaydim iki yana, tutaydim onlari, gitmeyin diyeydim

Kutuphanedeyim, ama bambaska bir sehrin kutuphanesinde. Pencere yanindayim ama izlemiyorum disariyi. Kac zamandir bilgisayarimdan internete giremedigimden, simdi kanarcasina internette vakit öldürüyorum.

Annemle babam gitti. Mutlulardi giderken. Niye olmasinlardi ki? Kendi dillerinin konusulmadigi bir memlekette yasayan cocuklarinin yanindan cikip kendi dillerinin konusuldugu bir memlekette yasayan cocuklarinin yanina gittiler. Hem anlatacak cok seyleri birikmisti, hem iki ayda 700e yakin resim cekilmisti, hem yeni yasam tarzlari gorulmus hem de bir suru kiyas yapilmisti. Eminim ki buraya gelirken duyduklari heyecanin aynisini oraya giderken de hissediyorlardi. Oysa ben ne cok alismistim, hem onlar gidince ne cok aglamistim. Evet kendi secimimdi.. bilmem kendi secimim miydi? Bizimkileri havaalanina birakip da eve gidince, bos ev ne de cok koydu. Hani sabah opucukleri? Hem yogurt da bitti dolapta. Al iste aksama yemek de yok evde. Yemek masasinin bi kosesinde kalakaldik Badem'le, masanin yarisi bos kaldi. ortada dikis kutusu da yok. Ama aksam yatmadan bulasiklari yikadim, seytanlar gezer mezer neme lazim dedim... Hem dun aksam kesif yuruyusune ciktik, "bizimkiler de gorselerdi burayi" dedim. Yetmedi iste, doyamadim..