27 Nisan 2011 Çarşamba
Girisken “olmak” ya da “olmamak”, iste butun mesele keske bu olsa
Aslinda zivanadan cikilmadigi surece girisken olmak iyi. Ben de her seyi oldugu gibi girismemeyi de abartirim. Konferanslarda falan bi soru sorucam mesela, soramam. Niyetlendigim an adrenalim seviyem cikabilecegi en yuksek noktaya gozunu diker. Bungee jumping yapiyor olsam adrenaline o kadar doymam. Zaten ben kendime gelinceye kadar konferans biter, herkes cikiyor olur. Bir sorum daha sorulamadigi icin cevapsiz kalir. Aslinda zaten niyetim de cevap almak degildir, o soruyu da hic merak etmiyorumdur. Zaten benim orda ne isim vardir? Bence asil sorulmasi gereken soru budur.
Yine de, sevgili girisken insan, lutfen benimle durup dururken muhabbete girme, “eee?” diye oyle bir bakarim ki korkarsin. Hem sen bozulmayasin diye gulumsuyor olmam her zaman bu kadar ince ve dusunceli olacagim anlamina gelmez bilesin. Sonra yok efendim kalbim kirildi, insan bi nezaketen gulumser falan deme bana. Bu bir rica degil uyaridir! Senin yuzunden uzerimde yasal islem baslatilmasi ise tamamen senin sucundur! Saygilarimla..
21 Nisan 2011 Perşembe
Ellerine saglik BTS’cim, seninki gibi olmus firincim
Hamuru icin: Pita ekmegi
Ustu icin: istenilen miktarda kiyma, sarimsak, sogan, kimyon, kirmizi biber, karabiber, taze biber, domates, tuz.
Cok asiri becerikli (!) BTS dun eve geldi, ellerini yikadi ve kocacigina surpriz yapmak istedi. Aslinda fark etti ki kocacigina yapmak istedikleri surprizler hep kendi cikarinaydi. Sarimsagi, sogani ve domatesi usenmedi rendeledi. Biberi usenmedi ince ince dogradi. Kiymayi ve bahartalari da ekledi. “Ellerimden cig et kokusu da gecmez ama fedakarlik iste boyle bi sey” diyerek karisimi iyice yogurdu. Bir tepsiye pita ekmeklerini koydu, ekmeklerin ustunu suyla isladi, ve karisimi yaydi. Tepsiyi cok bi sey yapmis gibi mutlulukla firina yerlestirdi, Izgara ayarindaki firinda 5 dakika pisirdi. Cok ac olmasalardi ve fotograf makinalarinin pili olsaydi ya da telefonu cilali tas devrinden kalma olmasaydi resim de cekerdi. Ama resim karin doyurmazdi, bu dusuncelerin bir tanesi bile aklina gelmeden tepsiyi firindan cikarip Badem’i sofraya cagirdi. Lahmacunlari goren ve sonrasinda tadan Badem bunlari BTS’nin yaptigina inanmadi. Aslinda BTS de inanamiyordu, hasret sona ermisti. Gokten 3 elma dusmustu, neden ozellikle “elma” duserdi, bir armutun, portakalin nesi eksikti? Neyse, bunlari dusunmenin zamani degildi. Huzur icinde lahmacunun keyfini cikardilar. Onlar erdiler muratlarina biz cikalim kerevetine. (kerevet, divan demekmis, hic boyle dusunmemistim, ilginc)
18 Nisan 2011 Pazartesi
Bugun gozlukluyum, acmasin guller!
“Bu yasim” deyince minik Lama geldi aklima. Bana “abla” demeyi siddetle reddediyormus, direk “BTS” demenin daha uygun olacagini kavramis cocuk (genc oldugumu anladi tabi), masallah zaten cok zeki oldugunu biliyordum, bu ornek tavriyla zekasini bir kez daha ispatladi. 3 ila 4 yas arasindaki tum cocuklar minik Lama’nin baslattigi bu akimi takip eder de dogru yolu bulurlar insAllah, yeni nesil adina tek dilegim bu(!)
Minik lama: hicbir seyi unutmayan hicbir seyden vazgecmeyen minik melek/cadi (duruma gore kisiliklere burunuyor). Cuma sabahi 6-7 saat, Cumartesi aksami da 2-3 saat olmak uzere, ondekilerin konusmalarinin cogunu duymadigimiz bir ortamda minik Lama’yla konsantre bir beraberligimiz oldu. Kah ayaklarina masaj yaptirtti, kah kafasini oksatti, kah koluma sarilip agiz kenarindaki tum cikolatalari ustume bulastirdi, kah oyun oynatti, kah bikip usanmadan “ha?” deyip cevap bekledi, kah yarim saat icinde 100 kere “anne/baba geldik miiii?” diye beynimde kalici hasarlara yol acti, kah bir gulumsemesiyle beni de sebepsiz gulumsetti, kah tatli simarikligiyla ve zeka piriltilariyla beni kendine hasta etti. Olsa da yesek!
(resim guyswithglasses.blogspot.com adresinden)
13 Nisan 2011 Çarşamba
Yillar neden bu kadar acele etmis?
11 Nisan 2011 Pazartesi
Ic ses: BTSiş*, tatlim, her dusundugunu yazmak zorunda degilsin
*BTSiş, kendimle kurdugum yakinligin sonucu ortaya cikti. Bi “meltiş (meltem), Betuş (Betul)” sicakligi yakalayayim, kendi kendimin kankasi olayim, su an iyice kivama gelmis yanaklarimi kendim sıkayım istedim.
Son olarak hocama bir sarki gondermek istiyorum: “GUL DOKTUM YOLLARINA, GEL ARTIK TOPLANTIYA”. Dur dur, o sarki son olmasin, son olarak “kuresel isinma neydi?” sorusunu sorayim, ve “Kuresel isinma, 5 nisanda dahi kar gorup, 10 nisanda yazliklari giymeye baslamaktir” cevabiyla da bugunluk vatani gorevimi yerine getirmenin verdigi sahte huzurla ekranlara veda edeyim
8 Nisan 2011 Cuma
Benim de ekmek makinam var artik, beni de araniza alin
---------------------------------------------------------------------------
Insanlar beni kendimden gecercesine calisiyorum, didiniyorum ve yoruluyorum saniyorlar. evet yoruluyorum ama gucsuzlugumden, calistigimdan degil. Annem (Badem'in annesi olan annem) "Yavrum, bu kadar hirpalama kendini" diyor, hatta ruyasina gormus beni, ve ruyasinda da ayni telkinleri vurguluyormus, "biraz da cocuklarina, ailene zaman ayir" diyormus. "insAllah" dedim, ne diyim. Uyuzlugumdan kaynakli yorgun bir tipim var evet, bi de tabi kamburluk! Inanir misin bazen yemek yerken tabagin icine dusmekten, bilgisayar basindayken tuslara burnumla basmaktan korkuyorum. (Sacma korkularim oldugundan daha once de bahsetmistim.) Oysa ben internette vakit oldurmekten baska bir aktivitede bulunmuyorum aslinda.. Ha bi de plan yapiyorum surekli. Zaten okulda ders disi programlar yapiyoruz, surekli kafam orda. Velhasili kelam, blogumu okuyan sevgili dostlar ve aile efradi bir is yapmadigimi biliyorlar ama blogumu okumayan sevgili dostlar ve aile efradi bunu bilmiyorlar, ne aci.
---------------------------------------------------------------------------
Ifrat ve tefritte yasamayi gaye edinmis karakterimden oturu bugunlerde saglik mufettisi olarak gorev yapmakta, supheci kisiligimi simdiye kadar gonul rahatligiyla yedigim her nesneye karsi gostermekte ve "Aaaa bunun icinde koruyucu madde var", "oooo nooo onun icinde de mi MSG var","hmmmm, bunun icindekiler kismi 5 adeti geciyor demek ki bu yemek degil","uffff bu sutler hormon basilmis ineklerden elde edilmis", "kimbilir bu tavuklara ne yedirdiler, cik cik cik" diyerek mertebe katetmeye calismaktayim. Hatta saglikli olsun diye ekmek yapma makinasi aldik! (Tamam ya, ekmek yapma makinasini burda ekmekler cok pahali, kendi ekmegimizi yapalim da ucuza gelsin diye aldik. Yalniz ben bu hizda kotu ekmek yapmaya devam edersem un-su-elektrik parasi yillik ekmek parasini mumla aratacak gibi!). Bu arada, kahveye cok para veriyoruz buna bi cozum bulmali projemizin sonucunda aldigimiz kahve makinamizi da okula getirdim. Cooooook ozleyecegim canlarimin hediye ettigi cok ozel kahve cekirdekleriyle okulda sicak kahve keyfi yasiyorum, ne mutlu.
Lafima doyum olmaz ama sen kalk artik, islerin vardir, colugun cocugun, yapilacak yemegin, belki gorulecek dostlarin vardir. Yine beklerim, ama gelmeden haber ver de ocaga cay suyu koyayim, bir kek cirpayim...
NOT: Resim, 3 tanesi beni terk edecek olan, bir tanesi de benim tarafimda terk edilecek olan canlarim ve ben arasinda. (Bilmeden bana dogum gunu hediyesi almislar, hala bilmiyorlar:) ) Sizi ne cok sevdigimi, ayrilsak da beraber olacagimizi soylememe luzum yok di mi?