16 Ocak 2011 Pazar

Ne guzel mutluydum ama Hakan bebegi hatirladim huzun basti! Hakan bebek affet beni!

3-2-1 kayit:

Dur dur, baska giris bulayim, cunku birden kayit mayit deyince kalp atislarim hizlandi, hatta yazma hizim dahi artti. Hic giris cumlesi yazmasam, sanki hic ayrilmamisiz gibi davransam? “aa bak bi de aklima ne geldi” diye baslasam bir dahaki yazilarima.. ben zaten cok cana yakin bir insan degilimdir, hatta soguk’umdur. Universitede bir arkadasin arkadasi vardi, bana haber gondermisti : “kisa metrajli film cekicez, film icin buzdolabina ihtiyacimiz var oynar mi”diye! Beyaz perde kariyerim icin iyi bir baslangic olabilirdi, ama ustun oyunculuk yetenegimle filmin konusunun onune gecmek istemedim. Hakkaten bu yetenegimi kucumseme, ortaokul lise yillari boyunca sahne tozu yutmuslugum vardir, basrol olarak “Ayse kadin” olmuslugum ve iki oglumu kurtulus savasinda sehit vermisligim, Dimitri adindaki yunan askeri tarafindan hirpalanmisligim ama gururlu kisiligimden taviz vermemisligim de vardir! Hey gidi gunler! Giden geri gelmiyor.. neyse kutuphanede, elimden kayip giden gencligime aglamadan soguk karakterime donus yapayim. Dedigim gibi genelde soguktur karakterim, misal, cogu tanidigim kisiye bir selami bile esirgemisligim vardir. Ama tabi bazi canlarim da var ki onlari kendimden farkli gormemem hasebiyle sicagin da sicagiyimdir onlara karsi, candan kucaklarim hepsini, falan. Neyse yaaa, hep ben anlattim kendimi biraz da sen anlat.

Asil sunu yazmaya gelmistim: uzerimde anlam veremedigim bir rahatlama var: hic derdim tasam yokmus gibi, uzerimdeki sorumluluklarin altinda ezilmiyormusum gibi, herbir seyim dort dortlukmus gibi, taaa ne zaman yapmis olmam gereken analizleri coktan yapmisim gibi, gecen Cuma kaybettigim cuzdanimi bulmusum gibi, cuzdanimdaki kimlikleri bulan kotu kalpli insanin kimligimle neler yapabilecegi hakkinda binbir senaryo yazmamisim gibi, bu mayista mezun olacakmisim gibi, tum cocuklarini evlendirmis torun seven 60 yasindaki guler ve nur yuzlu teyzeymisim gibi, cocukluguma geri gidebiliyormusum gibi, Leyla adindaki Barbie bebegimin sacini kokten hic kesmemisim gibi, iftar sofrasinda corbam onumde oturuyormusum gibi, mutfaktan iceri gunes giriyormus da annem de bana kahvalti hazirliyormus gibi, ucaktaymisim da Istanbul icin alcalmaya baslamisiz gibi, mandalina soymus da isaret parmaklarima mandalinalari gecirip nasrettin hocacilik(?) oynuyormusum gibi, ikindi ezani okunacakmis da ben de disari oynamaya cikabilecekmisim gibi, sevdigim insanlarin benden once olmeyeceklerinden eminmisim gibi… evet aynen boyle bir rahatlama var bende.

Cocuklugum deyince aklima geldi: benim Hakan diye bir bebegim vardi, adini kim koydu bilmiyorum ama benim koymadigim kesin. Neyse, kirmizi tulumu vardi, yatinca mavi gozleri kapanirdi, keldi ama kapsonu vardi. Neyse, en cok onu severdim oyuncaklarim icinden. Bir gun Burak apartmaninda yine oyun oynuyoruz kardesler grubu, oyun icabi Hakan bebek trafik kazasi gecirdi, inandirici olsun diye yuzunu kirmizi tukenmez kalemle boyadim, kendi ellerimle, dun gibi aklimda! Yikarim gecer diye dusunmustum boyarken, oyun bitti, yikadim, gecmedi. Agladim, anneme yikattim, gecmedi. Gecmedikce agladim, agladikca agladim. Hep yarali kaldi Hakan bebek, hep kendimi sucladim…

9 yorum:

bininci tekil şahıs dedi ki...

nasil bir oyun yaaa o tarfik kazali falan!!

Cahide dedi ki...

Öncelikle söyliyeyim buz gibi olduğuna kesinlikle inanmam!
Hatta kalbinin pamuk ötesi birşey olduğuna kalıbımı basarım!(gerçi benim kalıbım pek büyük olmaz ama olsun yine de)

Yüzlerinin tükenmez kalemle çizilmesi hep bebeklerin kaderidir sanki.kızımın o haldeki bir bebeğini tüm çabalara rağmen temizlenmeyince epey önce ortak bir kararla attık.

Ayy bir de mandalinadan nasrettin hoca yapmayı bende severdim şimdide çocuklarım:)

Ne zaman geliyorsun ülkene? Daha çok mu?

bininci tekil şahıs dedi ki...

yok yok gercekten Cahide Abla hemen dalamam ortamlara, herkesle hemen kaynasamam! nadirdir.
atayurda sanirim bu yaz ilk defa gidemeyecegim:((( Ama annemle babam gelecekler insAllah, ama onumuzdeki kiz, yani 11-12 ay sonra gidecegim insAllah..

AAAZZZZZZZLLLLiiiiiii dedi ki...

OOF OOFF BENIM UZERIMDE DE O RAHATLAMA OLSA KESKE. MESELA FAAR FAAR AWAYLERDEN SEVDIKLERIMI DE YANIMA ALIP GOTUREBILECEKMISIM GIBI.
BU ARADA SU SGUKLUK KONUSUNDA AYNI DERTTEN MUZDARIBIZ. SICAK OLDUGUMU ANLAMAK ICIN COOK ZAMAN GECIRMESI GEREKIYOR INSANLARIN. UNIVERSITEDE NAMI DEGER SOGUK DEMIR DOLAP LAKABINA LAYIK GORULMUSLUGUM VAR.

bininci tekil şahıs dedi ki...

ya da sen kalacakmissin gibi..

Cafe Pepela dedi ki...

Far far far away'den buralara kadar gelip de yüreciğime yerleşen sen nasıl soğuk olabilirsin ki?
Kafasın,cansın,arkadaşsın :)

Özünü öyle iyi tanıyorsun / öyle net ifade ediyorsun ki,bundan daha derin bir erdem ve olgunluk olamaz diye düşünüyorum. (İfadelerini keyif ve muhabbetle yoğurman ise ayrı bir maharet)

Hakan Bebeğe kıyamam ben..
Miya'yı bebekler kesmiyor direkt kendi suratını boyuyor.
Yıkayınca geçiyor tabi. (:D

bininci tekil şahıs dedi ki...

@Cafe Pepela:
:))ilahi! iyi bari yikayinca geciyormus:)
soguk muyum degil miyim sorusunu anketlere tasiyip rakamlarla konusmayi planliyorum:)

denea dedi ki...

hocacılık oynunu hatırlayınca cok guldum.
nerden gelir aklına boyle seyler...

bininci tekil şahıs dedi ki...

ya uf, ben bu ismini gorunce "nobetcileeer!" diye bagirasim geliyor ama!!:)

hakan bebegi hatirliyor musun?? inek olup maydonoz (maydanoz) yedigimizi??