24 Eylül 2009 Perşembe

gozlerimin onunden gecen film seridi

Yillar yillar once, yokusu bol bir sehirde, aglamayi bilen bir kiz gelmis dunyaya. 1 yil gecmeden konusmayi, 1.5 yil gecmeden dusmeden kosmayi, 3 yil gecmeden de sehir terk etmeyi ogrenmis, ve anne-babasiyla kucuk ve agacsiz bir sehre yerlesmis. Her kiz cocugu gibi, cubuk krakeri sigara olarak kullanmis, asagi bakkaldan lolipop almis, leblebi tozunu bogazina kacirmis, voltrancilik oynarken pembe voltran olmak ona cok yakismis. Yalniz cok inatciymis, hatta 4 yasinda oruc tutmak icin inat etmis, onca israra tahrige ragmen ailede en kucuk yasta oruc tutma unvanini elde etmis. Abisi tarafindan yokus asagi ve ayakta olarak bisiklete binmeyi ogretilmeye yeltenilmis, fakat o sekilde ogrenemedigi gibi aldigi yaralar da kendisinde iz birakmis. Sonrasinda, yagmurlu bir yaz ikindisinde, evde anne ve yengesinin hazirladigi kol boregi piserken duz yolda oturarak bisiklet surmeyi basarmis. Kucuk kardesine kucuk annelik yapmis, kitap yazma isine ilk defa ilkokulda kalkismis. Derken ilkokul bitmis, Burak apartmanindan Volkan apartmanina gecilmis, ara ara, kimse yokken, eski apartmana gitmis, merdivenlere oturup aglamis, ama bunu kimseye soylememis. Ortaokulda, henuz hazirlik okurken, buyudum havalarina girmis, folklor oynamis, atlet olmus, siir-kompozisyon yarismalari kazanmis, sonradan akibeti bilinmeyen gunlukler tutmus, test-ders kitaplarinin arasina misralar yazmis, okul sirasina sarki sozleri kazimis, boyle boyle "yatili lise" hayatina gecis yapmis. Misafirhaneden bozma bir yurtta, gece yarilarina kadar arkadaslariyla sohbetler etmis, elma toplamaya gitmis, cagla koparmis, etudler yapmis ve 3 yil sonra o sehri de terk etmis, buyuk ve denizi olan bir sehirde hayatina devam etmis. Once yurtta kalmis gullerden biri olmus, sonra arkadaslariyla beraber mutfak dolaplarinin kapaklari olmayan bir evde de kalmis, kaloriferler calismadigi icin utuyle isinmaya calistiklari bir evde de. Kuru fasulye pisirmeyi de ogrenmis, tatli yapmayi da. Dinlemeyi de ogrenmis, anlatmayi da. En zoruna giden, arkadaslarini sabahlari kaldirmak icin uykulu uykulu dil dokmekmis bir de yemek yiyen birinin cikardigi ses, hepsine sabretmis. Evinde proje-odev partileri de olmus, dizi partileri de. Cumartesi sabahlari patates kizartmasi ve evin asagisindaki firindan alinan simit, bir de sen sakrak arkadaslariyla kahvalti yapmis. Kayip Balik Nemo'su varmis 12 kez izledigi, salihi de varmis sonra olen, emrahi da hem annelik hem babalik yaptigi. Sonra, her midterm/final oncesi konusturdugu/konusturuldugu canlari varmis. Ve ne olduysa o 5 yilda olmus, kucuk kiz buyumus, olgunlasmis, simarikligi gitmis(!), kendi kucuk dunyasina buyuk hedefler koymus, bu hedefler icin yasamayi arzulamaya baslamis. Ve sonra, "far far away" diyarlara goc karari almis anne-babasindan sonra onu en cok seven kisiyle beraber. Geride cok sey birakmis, cok aglamis. Uzun sure bogazi dugumlendigi icin telefonda konusamamis, ama gun gelmis yokuslu ve agaci bol "far far away"e alismis, yeni gullerle tanismis, alinan buyuk hedefler icin buyuk adimlar atmis. Bir hafta sonu Dogu'ya gitmis, cok etkilenmis, bir buyuk adim daha atmis. Bu yeni sehirde suha'si da olmus cafer'i de; programlarin resepsiyoncu kizi da olmus, ascisi da. Hersheys'e de alismis, otobusu durdurmak icin ipi cekmeye de. "Her Giant eagle advantage card" da accept edilmis, ogrenci vize basvurusu da. Sonra doktoraya baslamis, bakmis yaptigi research dunyayi kurtarmiyor, torunlara kalacak, tarihe isik tutatcak(!) bir sayfa birakayim demis, ve kendi kucuk dunyasini anlatmaya baslamis.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Küçük kızımız,
büyümüşsün sen gerçekten,
Bu yazında fark ettik,
Seni biraz daha sevdik..

AAAZZZZZZZLLLLiiiiiii dedi ki...

veeee arkidisleri de onun kucuk dunyasini da onu da cookk sefmisler. gokten 3 elma dusumus ve masal burda yeni baslamis. ee konu ozge olunca masal da tersetn baslar gokten duen 3 elmayla.... gerisi mi gerisi sonra:)

Esrarengiz Lezzet Diyari dedi ki...

Oy oyyy canim benim ellerine saglik cok guzel olmus. Iyiki gelmissin o far away diyarlara bizde seni tanimisiz. Seni ilk once tebrik ediyorum birseyleri yazip onu baskalariyla paylasmak cesaret ister.Ben galiba biraz daha utangaclardanim :)) Yazip paylasamayanlardanim. Ama yazilani okumaisni da cok severim ozellikle onu bir de sevdigim kisiler yazmissa :)) Blogun hayirli olsun cnaim kocaman opuyorum.Sevgiyle...

bininci tekil şahıs dedi ki...

aslinda herkesin yorumlarina ayri ayri yorum yazmistim ama, ne o oyle gorgusuz gibi hemen cevap veriyorum olmasin diye sildim sonradan, sanki yorumlar birikmis birikmis de ben de yeni bakiyormusum gibi yapicam:)

Emre (ki o benim canim abim olur, ismiyle hitap etmek tuhaf geldi, ama racon boyle, blog dunyasinin da kendine gore kurallari var:) ) yorumun icin cok tesekkur ediyorum, ve sana bu bloga ilk yorum yazan kisi olma unvanini veriyorum, bi de hediye vericem ama o yaza:) bi deeee, sen zaten beni en ust seviyede seviyorsun, daha fazla sevemezsin ki:) (bu yorumdan ne anladik, cok da buyumemisim, simarikligim da gitmemis:))

sevgili Alice, canim yani iyi ki dedik isim vermeyelim diye:) neyse ben resmimin yarisini koyunca sen de ismimin yarisini vermekte haklisin tabi! ama seni cok sevdigim icin kizmiyorum sana:))

ve sevgili esrarengiz lezzet diyari, guzel dileklerin icin cok tesekkur ederim (Allah'im sanki ben degilmisim gibi geldi yazan) neyse lafi uzatmicam, o havuclu toplardan istedigimi yuzsuz yuzsuz hemen yazicam:))

Lacivert Karınca dedi ki...

Ayyyy çok beğendim küçük kızın hikayesini, devamını bekliyoruz..seni çoook seviyoruz..bir de kıskandım, işteyiz diye yorum yapamadık, herkes yazmış bile :P