25 Ekim 2009 Pazar

Oylesine, amacsiz, beklentisiz...

Herhalde bu resim 20 yil once cekilmis olsaydi cok daha kiymetli olurdu, fotograf makinasinin herkeste olmadigi, ikinci bir sans olmayacagi icin gozleri kirpmamaya cok daha dikkat edilen, ve resimde nasil cikildigi ogrenilmek icin 36lik pozun bitmesi beklenen yillarda (Bilmem, belki de bu resim 20 yil sonra, far far away’in sonbaharini anlattigi icin de kiymetli olur).

Gozumun onunde tam 20 yil once cekilmis bir fotograf, sol bastan: babam, kucuk kardesim ve ben. Babamin uzerinde annemin daha nisanli olduklari bir vakitte ordugu badem desenli gri hirka (ki o hirka hala var) kardesimde ve bende de esofman: boyle bildiginiz iki parca, kollari, pacalari lastikti olanlardan. Kardesiminki sari, benimki pembe. Aslinda o gun kardesimin dogum gunu ama hepimize hediye olarak esofman aliniyor, Sumerbanktan! Abiminki de mavi, ama abim yok o fotografta, cunku abim oturma odasinda gorevimiz tehlike izliyor, ve babamin “hadi” cagrisina kulak asmiyor. Aslinda ben de izliyorum, ama salondan babamin “hadi son bir resim cektirelim” sesini duyunca once filmi biraksam mi birakmasam mi diye tereddut yasiyorum, sonra da neden bilinmez, bir gayret gidiyorum ve koltuga oturuyorum, ayaklarim yere degemiyor. Saclarim tepeden bir tane baglanmis, parmaklarim ic ice gecmis poz veriyorum. O gun henuz okula bile gitmeyen ben, nefsime yenilmeyip o fotografta rol aldigim icin, o gunden 20 yil sonra oturdugu her koltukta rahatca ayaklari yere degen ve hala okula giden ben’i bu denli mutlu edecegimi bilmiyorum.

8 yorum:

denea dedi ki...

uzun kıvır kıvır saçlarımı hatırlamamıssın...
görevimiz tehlikeyi izleyi bırakan tek sen değildin, ben de izlerdim ama çok anlamazdım:) benim televizyonu bırakıp gelmem daha kolay olmuştur...

bininci tekil şahıs dedi ki...

o saclari hic hatirlamaz miyim, ama o baska bir yazida ele alinacak. ordekli(!) kazak, dedem, satranc maci, pembemsi ucak ve kivir kivir sacli antropin nam-i diger midriazis.

denea dedi ki...

midriazis ve atropin isimleri yüzüme vurulunca anlatasım geldi..
insan sağlığıyla ilgilenenlerde boyle bir yaklasım vardır. bloglarında msnde hatta e maillerinde tıbbı cagırıstıran kelimeler geçer. nedenini çözemedim ama 2 teorim var:
birincisi hahaha sizin bilmediğiniz kelimeleri biz biliyoruz gibi egosunu tatmin etmek için( bu arada atropin kalbi hızlandıran bir ilaçtır, midriazis ise gözbebeklerinin karanlıkta falan büyümesidir.. tüm büyü bozuldu:)
ikincisi de hayatın diger alanlarıyla pek fazla ilgilenmedikleri veya ilgilenemedikleri için mecburiyetten biraz da ezik olduklarından o kelimeleri kullanırlar.
ben galiba ikincilerdenim:(

26 Ekim 2009 Pazartesi 14:15

bininci tekil şahıs dedi ki...

sen her bir yeni isim kullandiginda benim dagarcigim genislemekte, ee ablan bugune bugun arastirmaci, hemen arastirir isimleri, yani buyu yoktu zaten uzulme:))
guzel teoriler, ben seni tenzih ederek birinci teoriyi daha agir bulmaktayim, ama sanirim her alanda var bu..
bi deee sen iyi ki ilgilenmiyorsun yani baska seylerle, yani kardesim diye soylemiyorum ama on parmaginda on bin magrifet, ben diyim ebru sanati siz deyin yemek sanati, ne ararsaniz:)boy pos yakışıklılık, merhamet.. (apayri bir kitap konusu)

denea dedi ki...

11 magrifet bulamamıssın ama boyle giderse sen merkezli blogun ben merkezli blogum haline donecek. en iyisi egomu daha fazla kabartıp birinci teori insanlarına dahil olmadan ve de beni daha fazla asikar etmeden bu konuyu kapatalım..
Ayrıca güzellik bakanın gözundedir...

bininci tekil şahıs dedi ki...

ben merkezli blogum mu?? ben kendimi anlatmam, beni icraatlerim anlatir:))

pervane dedi ki...

bu aile tablosunun altına yorum yaptığım için kusuruma bakma birinci tekil şahıs,ama yazmadan duramadım nedense:)) şimdi anlayamadığım şudur ki, mevsimden mi kaynaklanıyor, yoksa başka sebepleri mi vardır altında, ben de bu aralar,tabir-i caizse o eski fotoğraflarda arar oldum kendimi inatla..Sonra durup,erkan oğurdan 'pencereden kar geliyor' türküsünü de dinleyince anladım ki bende bir hal var:))ne ola ki,bi fikrin var mı:))

bininci tekil şahıs dedi ki...

Orhan Veli'nin siiri geldi aklima: beni bu havalar mahvetti. gerci orda guzel havalardan bahsediliyor ama olsun, hava durumunun insan psikolojisi uzerindeki etkisi iste..