27 Kasım 2009 Cuma

karla gelen BAYRAM

Far far away'e yilin ilk kari telasli telasli yagarken, insanlarda da bir telas-hareketlilik vardi. Kimisi Black Friday telasi yasarken kimisi de bayram telasi-heyecani-sevinci yasamaktaydi. Disari adim atincaya kadar pencereden bakma zahmetinde bulunmayan ben'in, disariya atilan ilk adimla beraber gozleri bir japondan beklenmeyecek kadar ve agzi da bir hanimefendiden beklenmeyecek kadar acildi. Cok surmedi, saskinlik yerini sevince birakti. (-20 C derecelere alisik olan bu yerde neden boylesine sevindim bilmem, belki beyazdan, belki bayramdan..). Ardindan da cok sevdigim birinin evinde, cok sevdigim insanlarla ayni masada, ve cok ozleyecegim bir insanin yaninda edilen kahvaltiyla bayrama giris yapildi. Aksama toplu bayramlasma'da gorusmek uzere ayrilindi. (bininci tekil sahis, far far away'den bildiriyor!).

"Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver" (Kevser Suresi, 2. ayet). Kurbanlariniz kabul edilsin ve yerlerine ulassin diyelim ve bayraminizi kutlayip buyuklerin ellerinden kucuklerin gozlerinden opelim:)

23 Kasım 2009 Pazartesi

Hayat sevince guzel:)

Ana kutuphanenin Forbes'a bakan pencerelerinden birinin yani basinda, icilmesiyle beraber agzi yapis yapis eden asiri sekerli cappuccinom masamda, far far away'in eeen yuksek ve nerdeyse eeen eski binasi karsimda, okunmasi gereken makaleler elimin altinda, organizasyon isleriyle mesgul olmaktayim. Onumuz sukran gunu (bir sonrasi da bayram), dostlar meclisi toplansin, yenilsin icilsin eglenilsin, uzak diyarlarda yakin iliskilere girilsin. Burda birbirimizin annesi babasi kardesi olalim, su an pencereye vurmasa da vurdugu hayal edilen yagmur gibi uhuvvetimiz-sevgimiz arttikca artsin..
Far far away'de el ele tutusmus "butun dunya buna inansa, bir inansa" diye sarki soyleyip bir o tarafa bir bu tarafa yurumek suretiyle dans eden bir grup insan gorurseniz sasirmayin:)

19 Kasım 2009 Perşembe

Alakasiz sarkiya alakasiz resim

2 saat 15 dakika sonra bir toplantim var ama benim dilime dolanan bir sarki yuzunden (ki bu sarkiyi ogreneli de bir iki ay oluyor, sag olsun cok sevdigim bir canim, bilgisayarima yukeyip gitmis!) iki sayfa sey yazamadim, yok konsantre olamiyorum! Hoca bana kizacak o zaman konsantre olabilcem sanirim!! Ama ama o zaman da kalbim kirilmis olacak:(( zaten narinim, neyse yazayim da sizin de dilinize dolansin:)

Öyle kırık dökük bir başıma
Karar verdim bugün seni unutmaya
Bilirsin kalandır terkeden aslındaaaaaaaa
Ne anılar, ne acılar
Bıraktım ardımda ne kırgın sabahlar
Unutmam affetsem de sende yaram var

yani bi de ne alakaysa...! Dile dolanma demisken bi de gecenin 3unde uyanmis falan kalp kalbe karsi olan bi sarki vardi onu da yeni duymus ve duyar duymaz dilime dolamistim. Hadi alakasiz basladim alakasiz bitireyim, benim canim kardesim OSSye girmeden evvel bir hafta mi bir ay mi ne, evde kimseye ezgili bi sey soyletmezdi sinavda diline dolanir diye:)

16 Kasım 2009 Pazartesi

bu aksama ozel

Kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli
Mevsimler geldi geçti görüşmeyeli
Hiç haber göndermedin o günden beri
Yoksa bana küstün mü unuttun mu beni
Dün yine seni andım gözlerim doldu
O tatlı günlerimiz bir anı oldu
Ayrılık geldi başa katlanmak gerek
Seni (simdiden) çok çok özledim canim benim (B.Manco)

ve gecen yazdan bir resim (Far far away'de beraberken)...

ceza çeken ayaklar, sırt, zaman

Her sey goz randevumdan sonra "lensle beraber hadi bi de gozluk alayim" fikrinin beynimde yanip sonmesiyle basladi. Lensle ilgili bilgi veren yasli kadin tuhaf gecislerin oldugu baska bir binanin 11. katindaki gozluk merkezini nasil bulacagimi gayet net anlatti. Rahatca bulunun gozluk merkezinden kendi binama en kisa surede ve en sicak sekilde ulasabilmek icin Falk kutuphanesinin bizim binaya cikan kapisini kullanmaya karar verirken buyuk bir hata yaptigimin farkinda degildim. Falk'a gidebilmek icin ara bir varis noktasi belirledim, oklari takip ettim, herbir ok beni bilmedigim yerlere goturdu, tuhaf kapilardan gecip kendimi bina ici insaat alanin icinde buldum! Ayni yerden bir kac kez gectigimi fark eden bir yardimsever yardim etme talebiyle basvurdu, bir tanigidigi gormuscesine sevindikten sonra adama bizim binaya cikan "shortest path"i sordum. Adam anlatti ben minnettar bi sekilde ilerledim. Fakat yonlendirmeye yorum kattigim icin bambaska bir yerde buldum kendimi. Geldigim yerden cikmamak icin inat ettim, ve dere tepe duz gittikten sonra Falk binasina ulastim. Asansorun yanindaki bilgilendirici amcaya kutuphanenin katini sordum. O anda yanimda beliren doktor amca uzuntulu gozlerle Falk kutuphanesinin Falk binasinda olmadigini yani yanlis yerde oldugumu, onca yolu bosuna yurudugum icin cok uzgun oldugunu soyleyip beni gerisin geri yolladi. Gozluk merkezinden cikali 25 dakika olmustu, ben sirtimda canta kan ter icinde ne zamandir spor yapmadigimi dusunerek teselli oluyordum. Denilen yere geldim, ama emin olamadim, o ara gozume kestirdigim birine kutuphaneyi sordum, bi tarif de ondan alip 4-5 dakika gittikten sonra kutuphane kapisina vardim, sanki atayurdun topragini gormuscesine sevindim:) yerleri opesim geldi:) Ve en kisa yolun bilinen yol olduguna onca literaturun bosuna yazilip onca arastirmanin bosuna yapildigina karar verdim!?:)

15 Kasım 2009 Pazar

hata olustu (error! error! error!)

Az kopuklu kahvem elimde haftasonlarinin ne cabuk gectigini dusunuyorum. Sonra, sadece haftasonlarinin degil aslinda haftaiclerinin de cabuk gecisi karsisinda ufluyorum. Zaman geciyor ve elle tutulur hicbir icraat, kendimde hicbir gelisme goremiyorum. Oysa gercekten ucuk cikaracak kadar cok yoruluyor ve cok yogun gunler geciriyorum. Geceleri, gunduz kafam uykusuzluktan dusecek kadar ve sabahlari kahvesiz ayilamayacak kadar az uyuyorum. (Bi de 2 ayda 6 kilo alacak kadar cok yiyorum, ama onun konuyla alakasi yok!) .. Cozum uretmeye calisiyorum, ozellikle okulda bitirmem gereken isi bitirmeyip surekli bi kac siteyi tikladigimi fark ediyorum. Yani her bir yeni konuya, sayfaya gecerken gmailden baslayip muptelasi oldugum sitelere girdigimi fark ediyorum, surekli. Onlara da mi "yasak" koysam diye dusunuyorum. Sonra, asil olayi kafamda bitirmem gerektigini dusunuyorum. Dusunceden irak etmek gozden irak etmeyi, gozden irak etmek dusunceden daha rahat irak etmeyi getirecek biliyorum. Bunlar hep birbirini destekleyecek, ama bu loop sonsuza donmeyecek, n= kac bilinmez ama bir zaman gelecek, parantezden cikilacak, ve bu istekler hayattan irak edilmis olacak...

11 Kasım 2009 Çarşamba

Far Far Away'de bir aksam daha yasanmakta

Fonda hafif bir muzik akla takilmayan, uzaktan kahveci kizin musteriyle muhabbeti, tum masalari doldurmus laptoplu insanlar, icerdeki kahve kokusuna alismis burunlar, kapinin acilip kapanmasiyla iceriye dolan hafif serinlik, laptopumun yaninda sogumaya yuz tutmus kahve, hic motivasyonu ve boylece calisasi da olmayan ama calismak zorunda olan ben, guzel bir kasim aksami sanki haftasonuymus gibi gelen, ve hayaller...

10 Kasım 2009 Salı

yazmis olmak icin yazmak

Sevgili blogumun kesinlikle bir yemek blogu olmadigini savunmakta idim fakat bugunlerde kucuk dunyamda yemek yapmaktan baska bir aktivite yok [yani yazilabilecek olanlarindan, yoksaaaa cok yogun gunler gecirmekteyim -bknz. biryani (!), Hint stili kina gecesi, mahkeme stili dugun:)- ] Gecen Pazar gunu de cok sevdigim bir arkadasim ve esi bize yemege geldiler ben de onlara cooooooooook sahane bi yemek yaptim [ :) ] ama iste burasi tarif blogu olmadigi icin yazamicam nasil yapildigini.. oyle seyler yazinca benim entellektuel kardesim yorum yazmiyor, onun yorum yazmasi icin illa gecmisten dem vurmak gerekiyor. Dur hemen gecmise yolculuk yapayim: ben 4 yasindayim, kardesim de 1 yasinda. Annem ne cesaret bilinmez [caresizlik de denebilir, ya da bana asiri guvenmesi, bendeki olgunluk halini sezmesi, vb :) ] kardesimi bana emanet ediyor ve okula gidiyor [her gun.. en fazla bir saatmistir ama yalniz kaldigimizi hatirliyorum]. Iste ben kucuk anne, obeziteye yaklasmis kardesimi ayagimda salliyorum, ve kardesim bacagima sigmadigi icin bacaklari yanlardan disari cikiyor [tasiyor:) ]… sandalyeye cikip bulasik yikadigimi da hatirliyorum ama yazmicam onu cunku cocukken daha olgunmusum da, yillar gectikce kuculuyormusum gibi hislere kapiliyorum sonra!

5 Kasım 2009 Perşembe

çalışkan bir akşamdan bloga düşen notlar*

Bir tarifimsi daha! Ama bu tarifimsiyi yapabilmenin ön kosulu caninizin cok fena pirasa cekmis olmasi ama son 5 aksamdir eve cok gec geldiginiz icin bi turlu yapamamis olmaniz. Ve iste 6. gunun aksami okuldan donunce ozene bezene aldiginiz kol kalinligindaki pirasalari pisirme azmi ve istegi duymalisiniz. Atayurttan getirdiginiz tamamen orjinal zeytinyaginin icine iki tane minik sogani kesmelisiniz, kavurmalisiniz kavurmalisiniz, sonra salca atmadan dilimlenen pirasalari ve havuclari icine atmalisiniz, yaklasik 10 dakika daha kavurmalisiniz. Sonra bir bardak pirinc (ki boylece yemek pirasali pilava donmeli!) bir kasik salca ve 2.5 bardak kaynamis su eklemelisiniz, sonra tuzdur, kirmizi biberdir, karabiberdir sanatci kimliginizi gosterecek ne varsa eklemelisiniz, ve ocak ayarini 3’e, saat ayarini da 20 dakikaya ayarlamalisiniz. O 20 dakikada da bos durmamalisiniz, bulasiklara girismelisiniz, makinaniz da size yardim etmeli tabi:) o arada zaten hep ihmal ediyor oldugunuz kurtariciniz eve gelmeli, onun icin sofra hazirlamali bir de guzel salata yapmali, gunah cikarmalisiniz:) yemekten sonra da durmamali, taze patlicanli, ki o patlican da tombulca bir bebek bacagi kalinliginda olmali benzetmek gibi olmasin, kiyma-kofte’li patatesli yemek yapmalisiniz. Sonra kendinizi alamamali banyoyu temizlemelisiniz. Sonra cosmus halinizle bi de evi supureyim demelisiniz, tam sazi elinize aldiginizda kurtariciniz gelmeli “ben yaparim” demeli. “Yok yok ben yaparim” demelisiniz. “Yok yok ben yaparim, sen git dinlen” demeli, “iyi” deyip gitmelisiniz. Sonra kurbanla ilgili bir video izlemelisiniz, iciniz yanmali, kara kitaya ulasmak uzere yollara dusesiniz gelmeli..

3 Kasım 2009 Salı

kaç yıl geçti aradan ayrı ayrı

Dogumgunu pastasinin uzerine iki tane mum dikilmis, (yanina da iki bardak sut konmus!) biri dunyanin en tatli-yakışıklısı digeri de dunyanin en tatli-guzeli icin.. ikisi de kutlamadan habersiz. Tatli-yakışıklı uzun uzun incelemistir mumlari, anlam vermeye calismistir gozlerini kirpmadan. Tatli-guzel de parlak bi sey gordu ya sevincten ciglik atmistir “uuu uuu” diye, gulumsemistir sonra gevrek gevrek :) ya da bilmem artik bir yasina girdi kocaman kiz oldu ya, hanimligini takinmistir.. ya da bilmem noldu.. ben yine yoktum..
Onlar buyuyecekler (Allah kismet ederse) ben dogumlarini goremedigim gibi ilk adim atislarini, ilk konusmalarini da goremeyecegim, resimlerle avunacagim, msn’de saat tutturmaya calisacagim. Ve bir gun beni karsilarinda gorduklerinde amcalarina gosterdikleri yakinligi gostermeyeceklerini bilecegim, ama ebedi beraberligi tercih edecegim ve sabredecegim (ins).

GUNUN ANLAM VE ONEMINI BELIRTEN NOT: her ne kadar ozledigim insan sayisini arttirmis da olsaniz, iyi ki dogdunuz! yoksa nasil hala olurdum ben, sabah aksam kimin videolarini deli gibi izlerdim:)