22 Mart 2012 Perşembe

acele oldu, baslik bulamadim, kusura bakmayiniz

BTS'ye sormuslar "neden Far Far Away'i daha cok seviyorsun" diye "nereyi sevmiyorum ki" dememis, "iste bundan dolayi" demis
Bu post (?) dış gorunuse ne cok onem verdigimin bir kaniti olarak aleyhimde delil olarak kullanilabilir.
Neyse Far Far Away'e, bloga yazi yazayim diye gelmedigimden hocamla toplantiya gidiyorum, kendine iyi bak (?!), optum, byeee (!!)

19 Mart 2012 Pazartesi

Tomurcuklar aciyorken

Mart ortasinda tomurcuk gormeyeli tam bes sene olmus! Ama yine de sen acma tomurcuk, soguk yersin bak sonra, benim de gafil kalbim Allah'in merhametini, gorup gozetmesini unutur uzulur senin icin, yapar bunu, bilesin.

(kendini sıkma beyincik, serbest cagristir)

Tomurcuklar açıyorken,başaklar bağlanmışken

Titredim efendim seni andım dün gece

Biz hiç yazı görmedik,kışta doğdun dediler

Nevbaharda geleni sensin sandım dün gece

(M.E. Ay)

Basaklarin baglanmasini tasavvur edemedim bak simdi.

17 Mart 2012 Cumartesi

Neyi tahmin ettin de bunu edecektin sevgili BTS?

Bugunun anlam ve oneminin sadece, bir haftadir "Abla, 4gb RAM istemiyorum, 8 istiyorum" diyen canim kardesimin dogum gununden ibaret saniyordum, taaa ki "google"i acana kadar! Meger bugun St. Patrick's Day imis...

Bir Turk olarak bugunden sana ne deme! Gecen yil, tam da bugun bu yeni sehrimize bakmaya gelmistik... Sehir merkezini dolasmistik da, her bir genc'in uzerinde cimen yesili kiyafetler vardi, cilgindi herkes, icimde bir tiksinti hasil olmustu. Kar yerden yeni kalkti demislerdi, ama yine de minik kar tepeleri vardi yol kenarlarinda (ki bir haftadir burda herkes T-shirtle dolasiyor bu sene). Boyle bir mahsunluk vardi uzerimde, yabanci hissetmistim kendimi, ki ne komiktir insanin kendini "Far Far Away"de yabanci hissetmeyip de burda yabanci hissetmesi.. oysa ikisi de yabancidir zaten ozunde. Sehir merkezindeki Turk restoraninda yemek yemistik. Restoran sahibi "esim de burda olur normalde ama bugun gelmedi" demisti de o zaman esinin bir sene sonraki benin burdaki en yakinlarindan olacagini bilememistim. Ikindi namazi icin Badem'in burdaki arkadasinin kaldigi bekar evine gitmistik de, o evde, o zamandan 6 ay sonra esyalarimiz gelmedigi bir hafta boyunca hem de annemlerle kalacagimi bilememistim. Hele ki arabayi sitenin cocuk parkinin onune biraktigimizda, o karsidaki evi tutacagimizi, ve o gunden tam bir yil sonra o evden bu satirlari yazacagimi hic bilememistim.17 Mart 2013'e kim öle kim kala bakalim!
(usenmedim, evin resmini cektim ya, bu azmimi baska seylerde de kullanabilsem keske...)
----------------------------------------------------
asagidaki yaziya eklenen ek ("eklenen ek" ne yaaa?): 15-29 Nisan arasi atayurttayim insAllah:))))) evet sadece 2 hafta ama olsun.. o kadarcik kacabiliyorum.. Hayatim boyunca birak buralardan TRye gitmeyi, Istanbul'dayken memlekete gitmeye bile bu kadar cabuk karar verip biletimi almamistim! Insanin istedigi zaman TRye gidebilecek imkaninin olmasi ne buyuk bir nimet di mi?

12 Mart 2012 Pazartesi

vuuu nasil bagladim o son'a?

Insanlar ne cabuk "musait degilim", "vaktim yok", "yapamam", "edemem" diyorlar di mi? (ki sahsim icin istesem, hadi neyse)

Inanin cok sevgili canlar (burdaki canlara hitaben), bosluktan oleyazdigim icin boy gostermiyorum o yerlerde... Hatta haftaya donem raporu niteliginde bir sunumum olacak komite hocalarima, ve hic olmadigim kadar "desperate" bir haldeyim. (Tabi ki bunun nedeni zamanimi verimli kullanamamamdan kaynaklaniyor)

Amaaaaan, bi Turkiye mi yapip gelsem... gidis donus de 1100 dolarmis, kimseye soylemeden 10 gunlugune mesela... Hocamin bile ruhu duymadan, ki haftalik gorusmelerimizi zaten internet uzerinden yapiyoruz. Bilmem belki huzura ererim, gerginligim gecer... Herkes benden uzakta oylece yasarken, hayatlarina dahil olurum. Ruyalarimda gore gore bir hal olduklarima simsiki sarilir aglarim... falan filan

3 Mart 2012 Cumartesi

ne cok konusasim varmis!

acaip bir ruzgar var disarda.. ev yikildi yikilacak sanki, o derece. Oysa bir saat kadar once ne sakindi hava, ve ilikti aksamin bir vakti olmasina ragmen.

zaman da ne cabuk akiyor di mi? biliyorum artik iki lafimdan biri zamanin hizli akisi! ama gercek bu, endisem, korkum bu. Bir pazartesi oluyor onu hatirliyorum, sonra birden kendimi persembede buluyorum. cuma desen bir sabahini hatirliyorum bir de yorgun argin kendimi yataga atisimi. cumartesi siliniyor, ve pazar aksam oluyor. Sonra dönüp soyle bir bakiyorum ders adina bir arpa boyu yol alamamisim. Ders disi seylerin de hepsi aksak... Bazen cok monoton geliyor hayatim, bos demedim bak, monoton dedim. ayni gunlerde ayni seyler yapiliyor. icerik farkli olsa da ayni seyler iste. Sonra monotonlugu kirici bir kac program oluyor, bu sefer o da agir geliyor. Yorgun hissediyorum kendimi, yorulmus. Bir hafta sonum olsun istiyorum, evden cikmasam, ya da cikacaksam da nefsi bir cikis olan. Kafam boyle bombos, kimsenin nazini cekmek zorunda olmadigim, hicbir sorumlulugumun olmadigi, gecmis dertlerimle dertlenmedigim, gelmemis sıkıntılarimla streslere girmedigim, agrimin sizimin olmadigi, dunyadaki herkesin mutlu oldugu bir hafta sonum olsun istiyorum. falan filan.

Ama ben kafama cok sey takarim, hatta annemin kizi oldugumdan uykularim kacar en basit seylerden dahi . Bosaltamam aklimi, soyle bir rahatlayamam, bana ne diyemem, oldu artik hic diyemem. Bugun aksam bir program vardi, cok da guzel oldu cok sukur. neyse, insanlar ayriliyordu artik, A kisisi B kisisini sordu, zaten cikmis oldugunu anlayinca da ona verecegi hediyeyi benim iletmem icin bana vermek istedi, "zaten yakin oturuyorsunuz giderken verirsin" dedi. Benim ordan cikisim 22;30u bulacagindan "evine gidip veremem" dedim. "zaten ben onu ne zaman gorurum bilmem" dedim, "aaa C kisisi burda, onlar yarin burda gorusecekler, C kisisi versin paketi, ona verin" dedim. A kisisi de dedi ki "olur mu sen zaten yakinsin, giderken birak, simdi B kisisi yarin bunu alip evine kadar tasiyacak, yazik degil mi ona?" dedi! Benim de kafam blink atti "Ben tasiyacagim evine kadar, bana yazik degil mi?" dedim, ve almadim paketi. Program yaptigimiz yerde biraktik, C kisisi yarin verecek ordan. Fazlasiyla adiyattan bir konusma di mi? Ama bak ben iki saattir buna sinirleniyorum icimden! (Tabi sadece icimden sinirleniyorum) Oysa ben boyle biri degildim, insanlara sinirlenmemeye ozen gosterirdim. Ama dedim ya, yorgunum, ufacik seyler bile agir geliyor, atamiyorum kafamdan, rahatlatamiyorum kendimi. Luzumsiz filmler izlerken rahat olurum gerci, beynim uyusur, ben uyusurum, falan filan.

Bir de dun, elmali turta yaptim, malzemelerim tam olamadigindan biraz kafamdan uydurdum ki malzemelere bakip oyle ise girisseymisim iyiymis (annemin uyarilari beynimde yankilandi ama nafile). neyse, ici icin elma soyuyordum, kabuklarini atmadim, yuzume surdum! Dedim ya, annemin kiziyim... annem ne zaman elma salatalik soysa kabuklarini yuzune surerdi. Ben sonra yuzumu yikamayi unutmusum, yapis yapis kaldim. insan bu durumda nasil yuzunu yikamayi unutur deme! hem kinama basina gelir, hem de 2 saatte hem firinda muhallebi, hem elmali turta hem de lahmacun yaptigimi soyleyip nasil bir telas icinde bulundugumu sana anlatirim, sen de lafini geri alirsin! 2 saate o kadar seyi sıkıştırdın da derdin neydi diye sorarsan, "hic iste" derim. "ifrat" derim, "tefrit" derim, "Badem'i mutlu etmek istemistim" derim, "zaten zamanim mi oluyor, zaman bulmusken yapmak istedim iste" derim, "otursaydim bir daha kalkamazdim oturmamak icin kendimi mutfaga verdim" derim, falan filan.

(gorsel (?) www.bunlardanistiyorum.com'dan alinti, zaten kimse benim cizdigimi dusunmemisti di mi?)