25 Temmuz 2012 Çarşamba

iftar menusu yayinlamayani bu camiadan siliyorlarmis!

Selamun Aleykum mubarekler! (Ramazan girince havaya giren BTS girisi)
--------
Bu Ramazan birazcik degisik.. simdi biz tasinmistik ya gecen sene (waow, bir sene olmus nerdeyse!) evimiz de turk vakfinin karsisinda sayilir, yurume 5 dakika vakfa. Vakif dediysem, mescidi de var icinde. Boyle yatsi serinliginde yuruye yuruye mescide gitmek, beni benden aliyor. Oyle mutlu oluyorum ki! Sanki atayurttaymisim de evin dibindeki camiye gidiyormusum gibi.. sanki annemle yan yana namaza duracakmisim da namaz bitince caminin yaninda babami bekleycekmisim gibi.. tek eksigim mescide onceden gelip muhabbete baslayan mahalleli teyzeler..

Buralarda guzel geciyor Ramazan.. zaten gurbette hep guzeldi.. ilk gun herkes vakiftaydik, hep beraber yaptik iftari bahcede. Sonra iste pazar gunu eve misafir cagirdik. artistlik yapiyordum "iftara 2 saat kala girerim mutfaga, hallederim yea" diye, amma velakin hadi dedim, Ramazanin basi, iftara 2 saat kala ayakta kalmaya dermanin kalmayabilir sen oglenden yap bitir, hem sonra ders calisirsin (offfffffff) dedim kendi kendime. Cok yanlis dusunmusum!!!yaklasik 6 saat gecirmisim mutfakta!!!!!!!!! sonuc olarak 6 saatlik is yapmis olsam neyse, ama elde var 2 saatlik is! nasil becerdim, bereketi nasil kacirdim anlamadim! Bir daha erkenden girmeyecegim mutfaga, ben az zamanda cok isler yapabilen bir neslin torunuyum, cok zamanda cok isler yapabilen degil, illa tutusmam gerek! Hadi yeri zamani gelmisken dislanmamak icin bir de iftar menusu vereyim:

-taze fasulye, hic su eklenmeyen, domatesin suyuyla piseninden
-sebzeli bulgur pilavi
-salata
-cacik
-SUUUUUU

bu menu kendimiz icin tabi ki, misafire firinda et yemegi ve yogurt corbasi da yaptim. Aaa bi de baklava yaptim, aferin bana. Yazin bi vakti dayadim baklavayi. Tabi ki bunlarin hicbirinin resmini cekmedim, zaten o haldeyken aklima bile gelmedi malum. sen hayal et artik taze fasulyeyi (!). ben de Ramazan girdiginden beri ayva tatlisi hayal ediyorum! Ramazan tatlisi demek ayva tatlisi demek benim icin! Aaah ah kalmadi artik o Ramazanlar (!), yok artik ayvalar mayvalar. Ama hurma var! Arabistanin ya da kaliforniyanin gobeginde dogmusumcasina severim kendilerini. Bozkirin gobeginde buyumuslugume bakmam, bir oturusta 907 gram hurmaya bana misin demem normal zamanlarda.

Yea uzatmayayim da, benim 15 gun icinde tezimi yazip bitirmem lazim.. ama oyle yogun geciyor ki Ramazan masallah, zaman kalmiyor. Sahura kadar oturup ders calisma plani yapiyorum, sonra bi bakiyorum ki bloga yazi yaziyorum! yok bu boyle olmayacak, size soz vereyim Ramazan sonuna kadar yazi yazmayayim, cok yazasim gelirse elime vurayim, zamani daha "manali" seylerle gecireyim. Zaten Ramazan bitinceki ilk yazim "git git gidaaak" diye baslar, cunku her gece bir tane haslanmis yumurta yiyorum, yumurta yiye yiye yumurtaya donusup bayrama tavuk olma ihtimalimden dolayi yani...




19 Temmuz 2012 Perşembe

Eksik bir sey mi var hayatimda?

Benim baglanma sorunum var vahdettin, bak baglanamama degil, direk baglanma, cabucak baglanma sorunum (sorunsal mi desem yoksa, daha mi havali olur acaba). Insan harici her turlu varliga cok cabuk baglaniyorum, ve o kadar icsellestiriyorum ki bazen onlarin canli olmadiklarini, canli olsalar da beni pek de sallamadiklarini unutuyorum. Mesela dunden beri Rifki'ya uzuluyorum, ama ne uzulmek, dun onu oylece bir basina vakfin bahcesinde gorunce gozlerim bildigin doldu, yanimda Badem olmasaydi aglayacaktim da, Badem benim icin endiselenmesin diye aglamamak icin konuyu degistirdim, zaten normalde de bi konudan bi konuya saniyenin binde biri bir zaman diliminde gectigim icin dikkat cekmedi. Rifki, 3 yildir kahrimizi ceken, benzini su gibi icen ama benzin ucuz oldugu icin "helal olsun" dedigimiz, deri koltuklari nedeniyle kisin donduran, yazin yakan, surebildigim ilk goz agrim, canim arabamiz. Ama biz bu emekciye ne yaptik? yeni bir araba alinca (mertcan), Rifki'ya vefasizlik edip onu vakfin bahcesine terk ettik! Tamam sitemize sadece bir araba park edebiliyoruz ama madem oyle Mertcan'i biraksaydik vakfin bahcesine di mi?

Bu baglanisim ilk degil ki! Mesela Emrah, terk edilmis minik kedi. Ben onun kedi oldugunu unutmustum sanirim. Sonra Tirbuson, kucukluk yillarimdaki ilk ve son ev hayvanim, beyaz minik bir tavsan, ki bu ismi abim koymustu sanirim, cunku bir tavsana tirbuson ismini koymak pek de benim tarzim degil. Sonra Gulnaz, can cekisen cicegim. Salih'im, ilk laptop'im. Neslisah ve Meliksah, Badem'le bir ara ayni anda kullandigimiz ikiz laptoplar. Cafer'i (sincabim) de atlamayayim, uzun bir birlikteligimiz oldu sonucta. haaa Suha da var, ismi hak eden irilikte bir bocekti kendileri sonucta. 

Ben kucukken, kendi kendimeyken bile cok guzel oynarmisim oyuncaklarimla, onlari konustururmusum hep, hic zararim yokmus masallah. Hayal dunyam cok kuvvetliymis. Bu insan harici varliklara baglanma sorunsalimi (evet evet, daha havali oluyor kesinlikle) halletmek icin belki de cocukluguma inmek gerek. Uff kardesime o kadar dedim benim isime yarayacak bir tibbi uzmanlik alani sec kendine diye (gerci psikiyatriyi onermemistim o aralar, cok daha buyuk(!) sorunlarim vardi) hatta ailede cok buyuk baskilar yasandi, herkes cocugu kendine hizmet ettirmeye calisti, ama o yilmadi, hayallerinin pesinden gitti ve genetik tercih etti. Gerci babam da bizim navigasyon aletine "Dilbaz" ismini takmisti, annem ilk bulasik makinasina "leydi kizim" derdi. Bendeki durum genetik de olabilir yani:)))

Neyyyssse, belki de sorunun kaynagi isim takmakla alakalidir Vahdettin.

17 Temmuz 2012 Salı

Boceklerle bu kadar cok anımın olmasi killandirdi simdi beni

Diyet yapmaya karar vermemis olsaydim gecenin bu saatinde canim hic istemedigi halde bir kase dondurma yemezdim, ki kendileri gunun 6. kase cilekli dondurmasi olurlar. Bilirsin doyamam cilekli dondurmaya, ve bilirsin her diyet yapma kararimda yeme aşkım istiyakim arttikca artar, yani dam baca yenilse onlar bile kalmayacak seviyeye ulasir. Gerci tezimi yapma-yazma zorunlulugum olmasaydi da gecenin bu saatinde canim hic istemedigi halde bir kase dondurma yemezdim. Hep stresten oluyormus bunlar, bu garip seyleri merak etmeler, asiri yemeler, sivilceler, evin daginikligi, canimin hicbir sey yapmak istememesi, disardaki sicak, bulundugum gurbet, durup durup aniden karsima cikan bocek, aksam yatmamalar sabah kalkmamalar, falan filan. Bocek demisken, sabrimin zorlandigini bildirmek isterim. ben ki boceklere karsi acaip tirsak biriyimdir. hatta annem anlatir, ben kucukken ufacikken uykulu gozlerle gordugum bir bocek karsisinda oyle halden hallere girmisim ki annem kafayi yedim sanmis, o derece. neyse, banyoda bir bocek vardi, boyle siyah bodur ve tombis. hareketsiz takilmasi kendimi guvende hissettiriyordu. Ona olay mahallini terk etmesi icin muhlet verdim (yoksa muddet mi verdim?) bir gun gecti, yerini degistirmisti ama haala banyoda ikamet etmekteydi, ikinci gun ayni, ucuncu gun ayni.. banyoda ne yiyip ne iciyordu cidden merak etmeye baslamistim. Adini sanini bilsem internette cilgin arastirmalara girecektim, oyle de bos islerle ugrasirdim. neyse, bir hafta icinde bir sabah bi baktim gorunurlerde yok, ufff cok fena killandim. ek kuvvet kullanarak onu kapi disari etmedigim icin pismanliklardan pismanliklara girdim. Sonra dis fircami aldim elime, macun surup agzima sokucaktim ki bocekle goz goze geldik resmen!! Allah'im yaaa dis fircamin ustune cikmis!!! Kusucaktim! Besle kargayi oysun gozunu! Pis böcek, acimicam bi daha, gordugum yerde aticam disari! gece ustumde de gezmis midir yaaa?! bak kasinmaya basladim!

yukardaki gereksiz seyleri yazmak icin acmamistim blogger'i. Dicektim ki, yarin 17 temmuz ya, yani aslinda resmi olarak bugun 17 temmuz, saat gece 2ye geliyor. neyse, her sey normal seyrinde gitseydi ben yarin doktora savunmami yapacaktim biliyor musun? O zaman su saatlerde muhtemelen Far Far Away'deki bir kanepe uzerinde uyumaya calisiyor olurdum. Sunumumu calismaya vaktim olmus olur muydu acaba.. ve yarin aksam bu saatlerde "KURTULMUS" olurdum.. Cok sahane bi Ramazan gecirektim, oyle planlamistim, her aksam birilerini davet edecektim, falan filan. Hala tez yaziyor olma yoktu planlarimda. 17 Temmuz demisken, bu tarihin ailemiz acisindan onemi var, abimlerin evlilik yildonumu! vay beee yillar gecmis o aksamin ardindan. Doganlar ölenler...
Hayat cogu kez cok tuhaf geliyor...
ve ben nerde nasil ölecegimi cok ama cok merak etmeye basladim...
Hep stresten oluyormus bunlar, bu garip seyleri merak etmeler, asiri yemeler, sivilceler, evin daginikligi, canimin hicbir sey yapmak istememesi, disardaki sicak, bulundugum gurbet, durup durup aniden karsima cikan bocek, aksam yatmamalar sabah kalkmamalar, falan filan. Bocek demisken,  bi de orumcek Suha'm vardi yillar once, tarantuladan bozma. 3-4 aya yakin baktim ben buna, baktim derken hakkaten baktim her gun yerinde mi degil mi diye. Sevmistim ama onu, o baskaydi, cikmadi hic fircama mircama. Zaten pencerenin obur tarafindaydi. 3-4 ay o cami acmadim! Yagmurlu bir sonbahar gunu kaybettim onu, kaybettim derken gercekten kaybettim, gitmis. ölmüştür di mi coktan?

3 Temmuz 2012 Salı

Hayat beni neden yoruyo(r)sun (?!!)

ssttt naptin gorusmeyeli? beni sorarsan cok cilgin gunler yasamaktayim. bi kac defa sana ic dokesim geldi ama olur da beni taniyan ve olaylarla alakasi olan kisi ve kurumlar burayi okur, sonra oturur hep beraber uzuluruz diye vazgectim. bazi seylerden kolay vazgecerim de bazi seylerden bi turlu vazgecemem ben. "bazi seyler" tanimi da pek bi gizemli, ama bir o kadar da tirt oldu di mi?

-10 agustos gunu icin atayurda bilet aldik, mutluyuz. 11 agustos aksam ustusu, havaalaninda ellerinde ciceklerle beni karsilamk istersin diye şeettiydim.

-Doktora savunmam, gerek benim yapmam gereken isleri hala yapmamamdan gerekse komite hocalarimin cilginca gezi-tatil planlayip oturduklari yerde oturamamalarindan 17-24 eylul haftasi icinde ikamet eden bir bilinmeyene ertelendi. once uzulmustum, atayurt gezim pek de planladigim gibi sorumsuz, sen-sakrak ve dahi vurdumduymaz gecemeyecek diye, ama sonra realiteler gozume gozume sokuldugundan sevindim bile denebilir. ote yandan bu sevinc bende bir rahatlamaya sebebiyet verdiginden, icimden bir ses atayurt ucaginda dahi tez yazacakmisim gibi sinyaller gondermekte. oysa bitirebilmek icin planlar yapip duruyorum, su gun su konu bitecek, bu gun surasi yazilacak falan gibi. ama o gun gelince ne o konuyu bitiriyorum ne de orasini yaziyorum. hep erteliyorum hep erteliyorum.. bir de bahane uretmekte artik cok ustalastigimdan hocami da rahatlikla hallediyorum. hatta kadin bana o kadar acimaya basladi ki "getir ben yazayim tezini, sen islerinle ilgilen" dicek bi gun, o derece.

-yani "aslinda ben iyi biriyim de, cevrem kotu" dicem, ama bu cumleyi kurarak kendime olan saygimi kaybetmek istemedigimden, demicem (demeyecegim)(Turkce yazildigi gibi okunmaz, bunu daha once tartismis miydik? orta okulda, dersanedeki Turkce hocamdan duymustum ilk bu gercegi de, heyecan yapmistim, sanki adam benimle dunyayi yerinden oynatacak, kimsenin bilmedigi bir sirri paylasmisti. yaaa iste ben ilk okulda bile dersaneye gittim biliyon mu? ("biliyor musun" diye yazilip, "biliyor musun" diye okunur).

-ders calismiyorum ama calisamadigim icin calismiyorum.yani calisabilsem calisicam (calisacagim - boogk). yani hep bi sey cikiyor hep bi sey cikiyor! ya birileri bu sehri tek edecek oluyor, benim de onlari en yemeklisinden misafir etmem gerekiyor, ya bi "ozel gun ve geceler" organizasyonu oluyor, olay bizim evde gerceklesiyor, oncesinde ve sonrasinda omrum temizlik yapmakla geciyor. ya festival oluyor, ben kendimi hazirlik-satis her bi seyin tam ortasinda buluyorum (ki bununla ilgili cok guzel bir animi bir sonraki paragrafta siz sevenlerimle paylasicam) ya da bi sekilde bizim sehre gelenleri, hic tanimadigim halde evimizde misafir ediyorum, bunun da hem oncesi hem sonrasi temizlik oluyor (ki bununla ilgili cok sinir bozucu bir animi bundan iki sonraki paragrafta siz sevenlerimle paylasacagim).

-iste iki hafta kadar once bir festival alanindayim. tabi ki icimdeki organize etme ruhu fazlasiyla sahlandigi icin bir kosede duramiyorum, derken yorgun olup da cok is yapamadigimdan kendimi gozleme satis yerinde buluyorum. iste yan tarfimda fedakar ve bir o kadar da becerikli hanimlar gozleme yapip-pisiriyor, ben de gelene gecene laf atiyorum, laf atiyorum derken "geeel vatandas geeel, sicccak siccak gozlemlerim vaaaar" nevinden (saka yaaa, ben tuccar dogmamisim! zaten genlerimde de bir esnaflik yok, akademisyen-egitimci olarak dogmusum, ins oyle devam edebilirim). neyse bir cift geliyor, derken  muhabbet basliyor. "ne zaman geldiniz buralara" diyorum (aah cok tatliymis muhabbetim(?) ) "14 yil once" diyor ve ekliyor "sen daha dogmamissindir o zaman". bak senin icin tekrar ediyorum, buyuk harflerle tekrar edicem ki bu cok kiymetli soze konsatre olabil (uff tekrar yazmaya usendim yaaa, neyse ben geri donup orayi koyu renk yapip dikkatini oyle celbedicem - celbedecegim). ben tabi ki afalliyorum, yanlis mi anladim diyorum, sonra kadin ekliyor "kac yasindasin 15 mi?" diye. Allah'im benim yuzumde o en aptal ve sirnasik gulumsemem, ser veriyorum sir vermiyorum. "bayanin yasi sorulmaz" diyorum, bambaska biri lafa giriyor "senin yasin icin sorulur". ben de muhabbeti olabilgince uzatip degisik hazlar icinde buluyorum kendimi. bu da oyle bir anim iste..

-ben cocuk severim genel olarak, hele konusabilenlere bayilirim, olaylara sahane yaklasirlar. ama gel gor ki evimize misafir ettigimiz cok hos bir ciftin canavar cocuklari beni tum cocuklardan ve dahi hayattan soguttu! hayatimda hic cekmedigim kadar "ya sabir" cekmisimdir. ses etmeyeyim ses etmeyeyim diye her seyi icime attim, sonraki sabah tam 3 buyuk sivilce ile uyandim!! bak yazarken bile butun sac tellerim antene donustu resmen!! en son cocugu ayakkabileri ile iceri girmis, bir de yeni yikadigim camasirlara ayakkabisini surerken gormemle icimdeki canavari ortaya cikarttim! bi kizdim cocuga, coook uzun suredir boyle kizmak gormemistim. "senin yuzunden simdi butun camasirlari tekrar yikicam" diye basladim, "al o ayakkabilari eline, hemen disari koy" diye devam ettim. cocuk arsiz, aldi ayakkabilari asagi kata inerken merdiven kenarindaki duvara bastan asagi ayakkabisinin altini sildi. dovcektim cocugu. anasi babasi da cok tatli insanlar ama olaya sahit olmalarina ragmen hic ses etmediler, ben olsam, ayakkabiyi alir elime, cocuga da kizardim. cocugunu dovmeyenin cocugunu doverler. bu olaydan sonra dayagin cennetten ciktigi fikrine tum yuregimle katildim.

-daha yazcaktim ama olayi hatirlayinca gerim gerim gerildim. sonrasinda ne oldu, gariban BTS tezini yazacagi yerde cocugun gezdigi yerleri camasir suyu ile temizledi. o duvarlarin dili olsa da konussa!