27 Aralık 2009 Pazar

Dusunceli marti

Far far away'in bulundugu kara parcasinin en dogusunda gecirilen huzurlu gunlerin ardindan eski tas eski hamam hayata devam modundayim. Her sey guzeldi tabi ki.. ama burda yazmak istedigim, gencken ayni odayi paylastigim, hatta sabahladigim, cok iyi anlastigim (hem prensipte hem geyikte) bir canimi oralarda bulmam, gormem, yetmese de konusmamiz, eskiyi yad etmemiz, eski hallere gulmemiz, beraber eskiyi ozlememiz.. onu ne cok ozledigimi fark etmem..
3-4 yil sonra, izin olursa, bugunleri kiminle anip kimi ozledigimi fark edecegim acaba?

19 Aralık 2009 Cumartesi

gec gelen kar

Dun aksam gec sayilan bir vakitte eve girerken belli belirsiz atistiran kar, sabah sabah perdelerin acilmasiyla beni cok mutlu etti:) Daha once de yagdi ama hicbirinde tutmamisti, bu sefer tutmus:)) blogumun degil ama benim fan'im(:) ) olan esim uyudugu icin sevincimi sizlerle paylasayim dedim:)
Kucukken de yasadigim sehre cok kar yagardi, okullar surekli tatil olurdu. Yine karla kalkilan bir sabahta, okula hemen gidilmemis pencereden ters istikamete giden ogrenci gozlenmis, bulunan ilk kisiye de taninmadigi halde heyecanla neden ters istikamette gittigi sorulmus, "tatil oldu, okuldan geri gonderdiler" cumlesiyle de cocuk kalbe sevinc dolmustu.. Iste oyle bi sevinc var bugun gonlumde:)

18 Aralık 2009 Cuma

sevgili hocam...

"donem bitti, hadi kutlayalim" temali ismarlanan ogle yemeginin ardindan danisman hocamin bana ogrettiklerini bir kez daha dusunup minnet duygulariyla doldum kendisine.. Ders anlaminda bana cok bi sey katmadigini soylemek vefasizlik olacagi icin her ne kadar bana o anlamda bi sey katmamis olsa da soylemeyecegim bunu. Ote yandan, kultur olarak birbirimizden far far away olmamiza ragmen, her seyin ders olmadigi su hayatta bana coook daha onemli dusturlar katti ..
En degerlisi, muhataba husnu zan beslemeyi ogretti (Bunu ondan ogrenmemeliydim belki ama yasayan ornek..). Yani karsindaki insanin yalan atma ihtimalini "sifir" olarak gormek gerektigini. Her seye supheyle yaklasan biri olarak bunu hayatima tam sokamamis olsam da yapan birilerini yanı basimda bizzat gormek beni kendimi sorgulamaya, bana karsi davranislari karsisinda vicdan azabindan ezilmeme neden oluyor. Gecistirdigim her bir toplantida tembelligimi yuzume vurmamasiyla daha cok uzulup daha cok calisma kararlari aliyorum. Uygulamiyorum ama bir gun olacak inaniyorum.
Ah keske Turkce biliyor olsaydin da okusaydin su satirlari, yuzune soylemek yalakalik olacak ondan burayla sınırlı kalicam ama sizi cok seviyorum sevgili danismanim. Dış mihraklara karsi beni her koruyusunuz, alakam olmayan konularda dahi beni konusmanin icine cekmeye calismaniz, benim kariyerim icin ugrasmaniz, bana deger vermeniz, uzuntulerimi anlamaniz, bana zaman vermeniz (ki bu zaman = bir somestir dahi olabiliyor), yani her firsatta iyilik yapmaniz size olan sevgimi arttiriyor gun be gun..
Bak bugun yine artti:)

16 Aralık 2009 Çarşamba

"yerine getirilmeyen sozler" olsun hadi baslik da

Aslinda bugunku planim okuldan sonra eve gelip bi guzel calismakti, hatta bu yuzden bilgisayarimi bile kapatmadim nasilsa hemen acacagim diye. Ama yemek hazirla, salata yap, makinayi bosalt, bulasiklari hallet yerlestir, bi de uzerine yarin aksama yenmek uzere yemek yap*, ihlamur kaynat, cay yap, ve bunlari yaparken hiiiiic oturma derken sirt agrim geldi, ders calisma azim ve sevkim gitti. Yani uzun lafin kisasi sayisi bir elimin 3 parmagini gecmeyen sevgili fanlarim (!) aslinda ben ozumde cok caliskan bir ogrenciyim ama dogarken bayan olarak dogmak beni yer yer caliskan yer yer(ama sadece yer yer) titiz ve cogu zaman da fedakar ve ozverili (:) ) bir ev hanimina donusturdu!
*Yemek demisken oyle etli butlusundan degil, en ozleneninden yaptim yani mercimek corbasi! Nasil yaptigimi cok mu merak ettiniz:)) [(ki bu fanlarimindan biri abim: hayatta yemek yapmaz, oburu kardesim: yapar ama mutfagi yok, yapamaz, bir digeri de karincam: uzak diyarlara alismaya calisiyor su gunlerde, mesgul) (burda hemen bir parantez daha aciyorum, dikkat ettiyseniz kendisi icin sacimi supurge ettigim, hicbir fedakarliktan kacinmadigim kisi dahi fan'im degil, ama o da canim, sizler gibi) (bi parantez daha acip kendimi ovesim geldi bu anadolu kadinivari sozlerimden oturu ama yazinin basi sonu kacmasin)] "eveeeeet" seslerinizi duyamasam da bunun uzakliktan ve azliktan geldigini varsayip paylasayim tarifimsimi sizle:) duduklu tencere ocaga konur, alti en ustte yakilir, once siviyag (birazcik) sonra 1-2 kasik salca eklenir. 1 bardak kirmizi mercimek ve bir kasik tepeleme un konur. Bir de minicik bir patates minicik minicik dogranir ve eklenir. Biraz kavrulup icine 7 bardak su eklenir. Sonracigima tuz, kirmizi biber, kara biber ve nane... kaynayinca duduklunun kapagi kapatilip "fis" sesinin cikmasi beklenir, beklenenin gelmesiyle beraber (ki ne buyuk mutluluktur, bekleyenler bilir) ocak orta ayara saatler de 15 dakikaya ayarlanir. 15 dakika sonra duduklunun alti kapatilir ama kapagi hemen acilmaya kalkisilmaz, yoksa yanilir, biraz kendine gelmesi icin zaman verilir. Keyfiniz olunca ama mutlaka yemeden once mikserden gecirilir, cok harika cok kivamli bir corba elde edilir:)

13 Aralık 2009 Pazar

Mukemmel ikili: kış ve Pazar

Pazar gunlerini pek sevmem aslinda ama pazar sabahlarini, hele bi de kis mevsimindeyse bana cocuklugumu hatirlattigi icin severim. Oyle ozel bir sey yok aslinda, ama disarisi soguksa, evin ici sicaksa, bir yandan camasirlar yikaniyorsa, icime anlamlandiramadigim bir huzur doluyor.
Yine yillar yillar evvel (evet yaşlandim!) Burak apartmani gunleri yasaniyor, annem banyoda camasir yikamakta. Merdaneli makina banyonun ortasina cekilmis, kazan yanmis, annemin kollar bacaklar sivanmis.. sadece bu kadari aklimda, cunku ne zaman iceriye dalacak olsam annem beni banyodan uzaklastirirdi. Zaten biz kardesler cocuk odasina coktan kurmusuzdur duzeni, halimizden memnun. Tabii camasir bitince cocuklarin yikanma seansi baslar, havluyla sac kurutma islemiyle devam eder.
Su an cok da farkli degil camasir yikama durumu (Tabi bu sefer yikayan benim). Kazan yakilmiyor ama merdaneliye benzeyen camasir makinasi banyonun ortasina cekiliyor, su musluktan aldirilip gideri de kuvete gonderiliyor. Halimize sukredelim, onceki evde apartmanin camasirhanesini kullanma durumunda kaliyorduk ki akillara zarar! Gerci simdi de "su disari cikti mi?" paranoyasi yasanmakta ve bundan oturu annem kadar olmasa da yarisi kadar yoruldugumu dusunmekteyim.
Ama dedigim gibi severim pazar sabahlarini, hele bi de kışsa, hele bi de hediye gelen ortasi delik kek kalibiyla kek yapilmis, onun da sekli "kalp" olarak cikmissa:) Bu Pazar gunum ev islerine, bu kalpli kek dilimi de tatliyi cok seven birine armagan olsun:)

9 Aralık 2009 Çarşamba

Kendindeki kaz'i tavuk bile zannedemeyen

sahip olduklarimi dusunuyorum.. uygun sozcuk "sahip olmak" degil aslinda, biliyorum. Alnim hep secdede yasasam bunlarin sukrunu yerine getiremeyecegim geliyor aklima, eziliyorum. Cok sevdigim birinin "insan her nefesinde iki kere sukretmeli, biri alirken biri verirken" sozlerini hatirliyorum. Sonra donup kendime bakiyorum, illa sakat oldugu icin cok zor yuruyen birini ya da gozleri gormeyen birini gorunce mi hatirlamaliyim diye kendi kendime kiziyorum. Bana verilenleri tekrar ve tekrar dusunuyorum, ve tekrar ve tekrar eziliyorum. Basta "O" var, sonra "o", sonra "onlar"... Bi de bir kucucuk tavsancik var, kirlarda kosup kosup oynar, uykuya dalar...
(En sonu bi "o" (ki en buyuk lutuflardandir), bi de "ben" (ki en buyuk nankorlerdendir) icin yazildi, yoksa sagligim yerinde!)

8 Aralık 2009 Salı

keske gece gece yenen tatli kilo aldirmasa di mi?

Tamam, onca guzel yemek blogu var dedik ama benim de az zamanda cok is yapabilme kabiliyetimi bir kenara atmamak gerek:) Simdi, yarim saatte, bir rulo pasta keki (pismis, katlanmis hem de:) ) bi de brokoli salatasi yapabiliyorsam bir aferini hak etmeliyim di mi?:) Rulo pasta demisken, pazar gunu gelen misafirlere yaptim ilk denememi, ve sonuc 6 yasindaki yumusacik bir cocugun uzulerek yaptigi "anneminki daha guzel oluyor, boyle yumusak yumusak" yorumu oldu:) Oncesinde "bunu misafirlere ikram edecek misin?" uyarisini almistim ama onu "hepsini yeme, baskasina vermeme plani" olarak algilamisti saf kafam (ya da kendine asiri guvenen bunyem). Geriye kaldi mi bi dilimcik bile, yok! Tabi bunda herkesin tabagina bir dilim almasi ve bitirmek zorunda kalmalarinin etkisi de buyuk:) Velhasili kelam yilmadim, gurese doymadim, aksam aksam usenmedim, tekrarladim. Hem de, bu sefer icine kabartma tozu atarak! sonraaaa, firindan cikar cikmaz sutle islayarak! Bi de uzerine nemli bez orterek! ve deee rulonun uzerine gidip gelip bastirmayarak:) ve iste karsimda "yumusak yumusak" rulo pasta:) Adı da "kismet" pastasi! Yani bir gun evime gelir de yerseniz, neresi yumusak bunun derseniz, diyecegim ki "kismet, size de bu dustu":) Nefsimi temize cikarmada ustume yoktur! Tabi kremasini merak edenlere not duseyim, kolaycilikta da ustume yoktur, en hazirini hic cekinmeden kullanirim:) Bu arada bir yandan kaloriferin uzerine konan tereyagin erimesini beklerken bir yandan da sutlu Turk kahvemi yudumlarim, bir yazimi daha boylece sonlandiririm.

1 saat sonra: asiri yumusakliktan rulo birbirine yapismis, acilirken yirtildi! Adı hala "kismet" pastasi. Benim kismetime de rulo yerine 3 katlisi dustu. Gece gece yemek zorunda kalan gurmem cok begendi:) 10 uzerinden 10 verdi, tam o'nlukmus, oyle dedi:)

7 Aralık 2009 Pazartesi

Uzun zamandan sonra "kalan" olmak

Bu persembeye kadar cok da anlamamistim aslinda, ama sizin eve gidince, zaman gectigi halde sen gelmeyince sessizlestim. Bir daha gec kalamayacagini, oturup plan yapamayacagimizi, dertlesemeyecegimizi, beni evden-okuldan alamayacagini, beraber kahve icemeyecegimizi, program yapamayacagimizi idrak etmek huzun verdi.
Ikimiz icin de hayat devam ederken, hala senin arabana biniyor olmak (ve temiz oldugunu gormek), ve hala senin evine gidiyor olmak (ve temiz oldugunu gormek) aslinda yoklugunu daha cok hissettiriyor. Cantamda sen Far far Away'den ayrilirken yiyesin diye alinan ama verilemeyen Dove cikolata, yenilikleri kabulleniyorum. Hicbir sey, hic kimse yerini dolduramayacak biliyorum, doldurmak da istemiyorum.